• DOLAR 32.376
  • EURO 35.018
  • ALTIN 2325.854
  • ...

Buyurmuş İslam Peygamberi sallallahu aleyhi vesellem: “Mü`min bir yılan deliğinden iki defa ısırılmaz.”

Marawi… Yeni bir delik mi acaba?  Marawi… Resimlere bakılırsa tatlı bir İslam şehri… Girişinde  “Welcume To The İslamic City Of Marawi (İslam Şehri Marawi`ye Hoş geldiniz)” diye yazıyormuş.

Ama bir süredir İslam evlatları, Müslümanların kadın ve çocukları yollardalar, katlediliyorlar, mülteci oluyorlar, varlık sahibi gayrimüslimlerin yurtlarına kaçmak için yol arıyorlar. Kim bilir belki de bir Hıristiyana misafir olup onun dinine girmeye zorlanacaklar, boşalan kiliseler onlarla doldurulacak?

Marawi, Filipinlerde… Filipin Müslümanlarının kurtuluşu için mücadele eden iki hareket vardır: 1972`de, Nur Misuari`nin öncülüğünde kurulan Moro Milli Kurtuluş Cephesi (MNLF)… Nur Misuari, sıradan bir Müslüman, partisi de biraz milliyetçi… Parti, Batı`da tanınıyor, ABD tarafından kabul görüyor. Ama etkisiz… Filipinli Müslümanların kurtuluşu için umut vaat etmiyor, küçülmüş, simgesel bir konumda duruyor.

Selamet Haşimi, 1970`li yıllarda İslamî itirazları ve “bütünün temsili” taleplerine karşılık olarak Moro İslami Kurtuluş Cephesi MILF`i kurdu. MILF`le Filipin-Moro Müslümanlarının mücadelesi kısa sürede güç kazandı. Batı, Cemaat-i İslamî ve İhvan-ı Müslimin çizgisindeki bu cemaat için terör dedi, onu mahkûm etti. Filipin Müslümanları onu sevdi, kendisini onda buldu.

Zulümde sınır tanımayan Filipin hükümeti nihayet dize geldi, Filipin Müslümanları umuda kapıldı. Anlaşmanın yolu bulundu.

Ne var ki Batılı güçler, Güney Asya`nın bu uç Katolik ülkesinde İslam`ı istemiyordu, burada ahlaksızlığa, uyuşturucu bataklığına sürüklenmiş Hıristiyanların dahi hidayetine vesile olacak mutedil bir yolun açılmasını tehlikeli buluyordu.

İşte o “uluslararası ihtiyaç” anında Ebu Seyyaf dahilinde  gençler, Afganistan`ı terk edip kendilerini el-Kaide mensubu olarak tanıtarak Filipinlere geldiler.

Pusuda bekleyen Batı medyası, onların gelişiyle, sıradan Hıristiyanların hatta Müslümanlar tarafından dahi vicdan ehli bulunan rahiplerin kesilmiş kafaları görüntüleriyle çalkalandı.  Uluslararası güçler fırsatı bulmuş, Moro davasını “terörist girişim” diye etiketlemişlerdi.

Batı medyasında İslamî Cephe`nin eylemleri saklandı. Ebu Seyyaf grubunun eylemleri bizzat İslamî Cephe tarafından gerçekleştirilmiş gibi sunuldu. Filipin hükümetinden zulüm gördüğü gibi Ebu Seyyaf grubunun çılgın saldırılarına da maruz kalan İslamî Kurtuluş Cephesi, zor günler yaşadı. Geri adım atmadı, ısrarla “Ben bu gruptan beriyim” dedi. Ağustos 2013 “Ebu Seyyaf Grubu Mensupları Cezaevlerinden Neden Salınıyor?” başlıklı basın açıklamasında olduğu gibi rejimin bu gruba sağladığı kolaylıkları bir bir teşhir etti. Her şey yoluna girecek gibi oldu.

Ama Filipin Müslümanlarının bir endişesi vardı: Biz, ne yaparsak yapalım, (Suriye`de olduğu gibi) buraya dışarıdan sürekli sözde “yabancı cihatçı” pompalanıyor, biz onları nasıl bitirebiliriz ki?

İşte onlar, Filipin ordusu ve ABD`nin özel kuvvetleri bölgede iken artık DAEŞ`le çalıştıklarını da ilan ederek bir süre önce Marawi İslam şehrine girdiler. ABD`nin Mısır`da başlattığı savaş Filipinlere uzanmıştır. Meşrulaştırma aracı, DAEŞ`tir… Mülteci olanlar, can verenler Müslümanların çocuklarıdır.  

Allah adına söyleyin aynı delikten bu kaçıncı ısırılış? Afganistan, Çeçenistan, Somali, Irak, Suriye… Hep bu delikten ısırılmadık mı? Marawi, dile gel ve söyle: Sen yeni bir delik misin?

Daha kaç kez ısırılacağız… Daha ne kadar tereddüt edeceğiz? Daha ne kadar fasıklardan gelen haberle ilgili mukaddes ahkâmı Müslümanların aleyhine yorumlayacağız. Her şey gün gibi ortada değil mi? Kaldı ki bu haberler fasıklardan değil, bizzat Filipinler`deki İslamî cephenin haber kaynaklarından…

Marawi yeni bir delik değil, aynı delikten ısırılıyoruz…