• DOLAR 32.564
  • EURO 34.689
  • ALTIN 2410.94
  • ...

Suriye`nin karmaşası içinde başlayan Afrin Zeytin Dalı Operasyonu, Afrin şehir merkezinin ele geçirilmesiyle bitmedi, aksine yeni bir aşamaya girdi.

Bu aşamada Türkiye`nin önündeki en mühim konu Afrin`in nasıl yönetileceğidir.

Suriye problemini ve iç savaşını doğuran Suriye`nin etnik, dinsel ve mezhebi çoğunluğa uygun bir yönetime sahip olmamasıdır. Suriye`de azınlığın, kendi yönetim tarzını keyfi olarak çoğunluğa dayatmasıdır.

Suriye`de herkesin kendisini içinde göreceği, ait hissedeceği, sahipleneceği bir yönetim bulunsaydı Suriye`de büyük siyasi kriz ve onun neticesi olan iç savaş vuku bulmazdı.

Afrin`in yeni yönetimi belirlenirken bu gerçeklik dikkate alınmalıdır.

İnkâr ve dayatma, Suriye`ye huzur getirmediği gibi Afrin`e de huzur getirmemiştir. Yeni dönemde huzurun sağlanması, inkâr ve dayatma döneminin bittiğinin halk tarafından anlaşılmasını sağlayacak kadar adalet esaslı ve şeffaf bir yönetimin oluşturulmasıyla mümkündür.  

Mesele sadece Afrin`in huzuru meselesi değildir, bütün Suriye`dir. Afrin`de “örnek” bir yönetimin inşa edilmesi durumunda bütün Suriye için bir model teşkil edilmiş olacak ve Suriye`nin tamamının probleminin çözümüne giden yol açılacaktır.

PYD, Afrin`de demografik yapıyla oynamış, halkın bir kesimini göçe zorlamıştır. PYD`nin göçe zorladığı halkın mühim bir kesimini PYD`nin ideolojisini paylaşmayan, onun dayatmalarını kabul etmeyen Kürtler oluşturmaktadır. Bununla birlikte PYD`nin yönetim tarzından rahatsız olan kimi Araplar ve Türkmenler de Afrin`i terk etmek durumunda kalmıştır.

PYD, kendi çıkar ve ideolojisine göre burada bir yönetim oluşturmuş, Arapların bir kısmını yönetimine ortak etmiş, belki Alevi kimlikli de olsa kimi Türkmenleri bile bu yönetime katmıştı. Ama etnik unsurları ne olursa olsun, buradaki yönetim, halka ait her tür dini değeri ayaklar altına alan Marksist-Ateist bir yönetimdi. Esaslarını Kürtlükten değil, Marksist değerlerden alıyordu ve bundan Kürtlerin önemli bir kısmı da rahatsızdı. Nitekim Kimi Kürtler de Afrin`i bu yüzden gönüllü olarak terk etmek durumunda kalmışlardı.

Yeni Afrin yönetimi inşa edilirken bu gerçeklik göz önünde bulundurulmalı. Soruna sadece etnik köken açısından değil, farklı eğilimler açısından da yaklaşılmalıdır.

Sahanın Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) yapılanmasına bırakılması durumunda Afrin`in yeni bir problem sürecine gireceği muhakkaktır. Zira ÖSO birlikleri ve idaresi henüz Suriye gerçekliği içinde idareyi üstlenecek olgunlukta değildir. Afrin`de yağma olmuş mudur? Eğer ÖSO tek başına girseydi yağma bir yana katliam bile olabilirdi.

Mevcut hiçbir Suriye grubu bu karaktere uzak değildir. Konu ile ilgili söylentilerden sonra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri İbrahim Kalın`ın konunun ciddiyetle araştırılacağını beyan etmesi, OSÖ`nün buna eğilimiyle ilgili kuşkunun haksız olmadığını göstermektedir.

Bu bağlamda Gaziantep`te düzenlenen Afrin Kongresi önemlidir. Bunun kısa bir süre içinde herkesin temsil edildiği, kendisini içinde öz kimliğiyle bulduğu, sahiplendiği Afrin halkının temel değerleri olan İslamî değerleri esas alan bir yönetime dönüşmesi en mühim beklentidir.

Böyle bir modelin inşası Suriye sorununun çözümünü kolaylaştıracağı gibi Türkiye`nin Suriye göçmenleri sorununu da çözecektir.