Konuşmasında Milli Dayanışma ve Kardeşlik sürecine dair değerlendirmelerde bulunan Yapıcıoğlu, " Meclis'te bir komisyon kuruldu. 'Bu sorundan nasıl kurtuluruz, zemini ne olmalı?' soruları üzerine 19 toplantı yapıldı. Her partinin bir rapor hazırlaması, daha sonra bu raporların mümkünse birleştirilmesi kararlaştırıldı. Sayın Meclis Başkanı'nın temennisi, bütün partilerin altına imza atabileceği ortak bir raporun çıkmasıdır. Ancak sunulan raporların içeriğine bakıldığında ortak bir raporun hazırlanmasının çok kolay olmadığı görülüyor. Birbirine çok uzak talepler, çok uzak tanımlamalar var. Bu da işimizin zor olduğunu gösteriyor. Ama diyoruz ki Allah'ın izniyle HÜDA PAR varsa paniğe gerek yok." ifadelerini kullandı.
"Sürecin tıkandığı noktaları aşmayı hedefleyen bir kanun teklifi hazırladık"
Meselenin çözümüne dair bir rapor hazırladıklarını belirten Yapıcıoğlu, aynı zamanda bir kanun teklifi de hazırladıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Biz de raporumuzu hazırladık. Giriş ve özetten başka iki ana bölüm ve pek çok başlıktan oluşan, 50 sayfaya yakın bir rapor. Sadece rapor değil, aynı zamanda bir de kanun teklifi hazırladık. Bu kanun teklifimizi komisyonda temsil edilen, özellikle grubu bulunan partilerin tamamına ilettik. AK Parti'ye, CHP'ye, DEM Parti'ye, MHP'ye, Yeni Yol Grubu'na ve talep ettiği için Yeniden Refah Partisi'ne de ilettik. Komisyondaki görüşmelerde tıkanan noktalardan biri şudur: biliyorsunuz ki başından beri aslında iki şey söyleniyor; bir, terörsüz Türkiye, iki, iç cephenin tahkim edilmesi. Ya da bir barış, iki demokratikleşme. Bizde diyoruz ki PKK'nın tasfiyesi ve kardeşlik hukukunun ihyası. Yani aslında bir birinin içine geçmiş çok seferde bir biriyle karıştırılan iki meselemiz var. Bir cenah diyor ki, silah bırakma ve örgütün varlığını tamamen sona erdirmesi fiilen gerçekleşmedikçe, sahada bu durumu görmedikçe, yetkili devlet organları bunu kayıt altına alıp tespit ve ilan etmedikçe yasal düzenleme anlamında bir adım atmayacağız. Diğer cenah diyor ki, 'Biz kararımızı aldık, ama fiilen silah bırakmak için devletin adım atmasını bekliyoruz. Yasal düzenleme yapılmadan bir adım daha atmayacağız.' Sürecin tıkandığı noktalardan biri budur. Biz de hazırladığımız kanun teklifiyle bu tıkanıklığı aşmayı teklif ediyoruz.
Diyoruz ki gelin, Meclisten bir kanun geçirelim. Bu kanun sadece bir kişiye, bir örgüte, bir döneme mahsus olmasın. Hukuk kuralları soyut olmalı ve benzer durumda olan herkese eşit uygulanabilmeli. Silahla arasına mesafe koyanlarla ilgili bir kanun çıkartalım. Ama bunun uygulanması için yani ceza indirimleri, cezaevindekilerin serbest bırakılması ya da silahlı eylemlere karışmamış olanların ifadelerinin alınıp cezaevine girmeden serbest bırakılmaları için gerçekten silah bırakıldığının tespiti şart olsun. Neyin şartı? O çıkardığımız kanunun uygulanması şartı."
"Diğer partilerle bu taslağımızı paylaştık"
"Bu formül güvensizlik problemini aşmak için bize göre en iyi formüldür." ifadeleriyle sözlerine devam eden Yapıcıoğlu, "Bunu diğer partilerle de paylaştık. Bazıları bunun iyi bir formül olduğunu söyledi. Bilinçli olarak sadece taslak hâlinde paylaştık ki mümkünse ortak bir kanun teklifi olsun. Biz bu taslağımızı meclis başkanlığına sunmuş değiliz. Ama diğer partilerle bu taslağımızı paylaştık. Zira uzun yıllardır, yaşanmışlıklardan dolayı devlet ve yetkilileri diyorlar ki, biz güvenmiyoruz bu kararı alanlara, sahada bunu görmek istiyoruz. Hatta bir yetkilinin cümlesiyle aynen şunu demişti, 'biz örgüte güvenmiyoruz, örgütte devlete güvenmiyor' Biz diyoruz ki gelin, HÜDA PAR'ın teklifini iyice inceleyin, üzerinde konuşalım, tartışalım ve bu güven bunalımını aşalım, Elinde silah olanlar, silah bıraktığında nereye gideceğini, kendisine nasıl bir akıbetin beklediğini bilsin. Ama o lehte yapılacak olan düzenlenmeden uygulanması da sahada fiilen silah bırakmanın gerçekleştiğinin tespitine bağlı olsun." dedi.
"Allah'ın izniyle bu sefer olacak, olması için elimizden geleni yapacağız"
Komisyondaki bir diğer tıkanıklığın meselenin tanımı ile ilgili olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, "Tıkanıklık noktalarından bir tanesi, belki meselenin tanımıyla ilgilidir. Onunla ilgili de yine diyoruz, panik yok. Rahat olun. Allah'ın izniyle bu sefer olacak, olması için elimizden geleni yapacağız. Zira, şundan dolayı ben ümitliyim, Bundan on sene önce sekteye uğrayan ve bozulan bir süreç vardı. Hatırlayın 2013-2015 sürecinde. Adına çözüm süreci dedikleri bir süreç vardı ve o süreç bozuldu. O süreç bozulmadan önce de biz çokça söyledik. Sesimizi yükselttik. Kısık sesle söyledik. Meydanlarda söyledik. Televizyonlarda söyledik. Kendi iç toplantılarımızda söyledik. Ziyaret ettiğimiz yerlerde söyledik. Karşılaştığımız yetkililere söyledik. Yapmayın, etmeyin. Bu tuttuğunuz yol, yol değil. Bu yol sizi arzu ettiğiniz hedefe götürmez. Buradan kalıcı bir barış çıkmaz. Sadece geçici bir çatışmasızlıktır. Buradan çözüm üretemezsiniz dedik, dinletemedik. O gün farklı farklı etiketlerle bizleri etiketlediler." diye konuştu.
"Her meselede ilkeli duruşumuzu koruyup uygulanabilir çözümler sunuyoruz"
Yapıcıoğlu sözlerini, "O zamanlar yaptığımız eleştirilerin en başlıcası şuydu. Biz diyorduk ki, bir Kürt meselesi var. Bu Kürt meselesi 100 yılı aşkın bir süredir var. PKK yokken de Kürt meselesi vardı. Ve siz eğer meseleyi sadece şiddet sorununa, asayiş sorununa ya da terör sorununa indirgerseniz bunu çözdükten sonra eğer siz asıl meseleyi çözmezseniz sorun bitmiş olmaz ki. İkisini birbirinden ayırın. Ama ayırmadılar. O dönem ayırmadılar. Şu anda özellikle devlet yetkililerinin yapmış olduğu açıklamalara baktığımızda bu iki şeyi birbirinden kesin çizgilerle ayırmaya niyetli olduklarını söylüyorlar. İnşallah yine karıştırmazlar. Karıştırmazlarsa meseleyi çözeriz. Bazıları da ben yine isim vermeyeyim, takip edenler kimden bahsettiğimi bilecekler. Hem komisyonda yapmış oldukları konuşmalarda hem kamuoyuna yapmış oldukları açıklamalarda hem sunmuş oldukları raporlarda süreçle, silahların bırakılmasıyla ya da Kürt meselesinin çözümüyle ilgili olmaktan çok kendi söylemlerini topluma dayatmaya, kendi sorunlarını toplumun bütününün gündemine getirmeye çalışıyor. Ama inşallah bizim raporumuz son rütuşlarını atıp kamuoyu ile paylaşıldıktan sonra herkes görecek ki HÜDA PAR memleketin her meselesinde ilkeli duruşunu koruyor, ciddi emek sarf ediyor, kafa yoruyor ve uygulanabilir çözüm modellerini ortaya koyuyor." ifadeleriyle sürdürdü.
"Türkiye'nin ihtiyacı tamamen yeni bir anayasadır"
Yeni anayasa başlığı altında konuşmasını sürdüren Yapıcıoğlu, "Değerli dostlar, memleketin gündeminde uzun süre kalan, sonra bu yeni süreçle birlikte ikinci, üçüncü sıralara düşen; şimdi de tekrar yeniden gündem olan bir mesele daha var, bir başlık daha var: Yeni anayasa. Malumunuz, şu anda mevcut anayasa 1982 yılından beri bu milletin başına bela olmuş bir darbe anayasasıdır, bu millete giydirilmiş bir deli gömleğidir. Bu anayasayla ilgili 20'den fazla kez değişiklik yapıldı. Maddelerin üçte ikisi değişti. Ama biz dedik ki bunlar yetmez; o darbeci ruh, anayasaya sinmiş o ruh, devam ediyor. Dolayısıyla Türkiye'nin ihtiyacı tamamen yeni bir anayasadır. İlk söylediğimizde belki biz bunu söyleyen tek parti idik ama bugün memleketi idare edenler dâhil pek çok kişi artık bu anayasada yeni bir değişiklik yapılmasından değil, Türkiye'nin tamamen yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu söylemeye başladılar. Allah'ın izniyle o da gündeme geldiğinde yine bu memleketi rahatlatacaktır. Milletin tarihiyle, inancıyla, kökleriyle, kültürüyle; milletin kendisiyle, geçmişiyle barışık olan, bize ait olan bir anayasa yapmayı da Rabbim bizlere nasip etsin inşallah." dedi.




