Yanlış bilinmeden doğruya ulaşılamaz

Abone Ol

'Cahiliyye'yi bilmeyen bir nesil geldiğinde, İslam'ın ipleri teker teker çözülür.' (Hz. Ömer)

Hz. Ömer bir hutbesinde: 'Kabe'nin Rabbine yemin olsun ki Arapların ne zaman helak olacağını biliyorum!' demiş, bunun üzerine biri kalkıp 'Ey Müminlerin emiri ne zaman?' diye sorunca Hz. Ömer şöyle demişti: 'Cahiliyye'ye karışmamış ve Peygamber Efendimizle (S.A.V) beraber olmamış insanlar onları yönettiği zaman' (Hakim/Müstedrek-İbn-i Sad/Tabakat)

Hz. Ömer'e ait bu sözler önemli bir hakikate işaret etmektedir. Şöyle ki; yanlış ve batıl düşünceleri bilmeden doğru bir İslam düşüncesine ulaşmak, dolaysıyla yanlış ve batılı bilmeden doğru bir İslami çalışma yapmak mümkün değildir. Zira yanlış ve batıl bilinmediğinde ondan sakınmak ve doğruyu ona karşı savunmak ve korumak mümkün olamaz. Sahabeden Huzeyfe B. Yeman şöyle der: 'İnsanlar Peygamber Efendimiz'e (S.A.V) sürekli hayırlı ve iyi şeyleri sorarlardı, ben ise bana bulaşma korkusundan dolayı şerli ve kötü şeyleri sorardım.' (Sahih-i Muslim)

Günümüzde Müslümanların en büyük sorunu düşünce sorunudur. Zira pratiğe yön veren düşüncedir. İslam ümmetini parçalar haline getiren sorunlu düşüncelerdir. Tekfircilik fikrini ve İslam ile bağdaşmayan terör eylemlerini meydana getiren; İnsanları ırkları üzerinden sınıflandıran milliyetçilik ve ırkçılık düşüncelerini ortaya çıkaran; dini siyasetten veya siyaseti dinden uzaklaştırıp İslam'ı pasifize eden yanlış anlayışları doğuran; İslam'ın akide/inanç veya fıkıh/pratiğine dönük yüzeysel-hurafeci veya akılcı-inkarcı yaklaşımları meydana getiren düşünce sorunudur. Günümüzün İslami düşünce bağlamında en sorunlu fikirleri olan ırkçılık, tekfircilik, akılcılık, yüzeyselcilik, siyasetsiz din veya dinsiz siyaset anlayışları ve benzeri düşünceler Müslümanlara büyük zararlar vermekte, onlara güç kaybettirip birlik olmalarını engellemekte ve gelişip güçlenmelerinin önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Bu hakikatlerin farkına varan İmam Gazali'nin kendi döneminde mücadelesi temel sorun olan düşünce sorununa karşı olmuş ve bu mücadelenin ancak batıl düşünceleri öğrenmek ile mümkün olacağını ortaya koymuştur. Onun düşünce mücadelesi onu İslam düşüncesinde yeri doldurulmayacak bir şahsiyet yapmış ve İslam düşüncesinin merkezindeki isim konumuna getirmiştir.

Dolaysıyla Müslümanlar arasında doğru bir İslam düşüncesi üzerinden birlik sağlamadan fiili bir birliğin sağlanması zor görünmektedir. Zira güçlü bir İslam birliğinin yolu doğru İslam düşüncesi üzerinden kurulacak düşünce birliğinden geçmektedir. Geçmişte İslam Âlimleri Müslümanları etkili bir şekilde yönlendirerek doğru bir İslam düşünce birliğini sağlayabilmişlerdir. Ancak günümüzde böyle etkili Âlimlerin olmaması bu birliği sağlamayı güç hale getirmiştir. Ancak günümüzde Müslümanlara yön verecek fikirlerini şekillendirecek güçlü ve etkili İslam düşünce merkezlerinin kurulması bu birliğin sağlanmasına önemli bir katkıda bulunacaktır. Bu merkezlerde sadece doğru İslam düşüncesi değil İslam`a aykırı düşünceler de araştırılıp öğretilecek, bu konularda seminer ve konferanslar düzenlenip makale ve raporlar hazırlanarak İslam toplulukları düşünce alanında aydınlatılacaktır. Böylece Müslümanları yanlış ve batıl düşüncelerden koruyabilir ve doğru İslam düşüncesini daha güçlü bir şekilde savunarak İslam ümmetini siyasi birliğe götürecek bir düşünce birliğini sağlayabiliriz. İnşaallah.