Ümmetin ayında ümmetin hali ve Gazze’nin ümmete kazandırdıkları

Abone Ol

Efendimiz (s.a.v) buyuruyor; “Recep Allah’ın ayıdır, Şaban benim ayımdır, Ramazan ise ümmetimin ayıdır.” (Kenzu’l Ummal, XII/310)

Recep ayı dört haram aylardan biri olduğu için, Allah’ın emirlerine hürmeten bu ayda savaş yapılmıyordu. Onun için Allah’ın ayı deniliyor.

Şaban ayında Beraat gecesi olduğu ve bu gecede ilahi takdirin yıllık programında Hz. Muhammed’in (s.a.v) peygamber olacağı yazıldığı için peygamber efendimizin ayı deniliyor.

Ramazan ayı ise; tüm ümmet için bir af ve bağışlanma ayı olduğu için ümmetin ayı deniliyor.

Evet, Ramazan ayı ümmetin ayıdır. Ümmetin ayında ümmetin hali nasıldır diye bir değerlendirme yapmak istiyoruz.

Gazze’li dededen ümmetin halini dinleyelim.

Hastane önünde kefenlenen torunlarına seslenen Gazze’li dede: “Yasin oğlum, Resulullah’a ‘senin ümmetin Gazze halkını yalnız bıraktı, yüzüstü bıraktı’ deyin.”

Maalesef ümmetin hali perişan ve ümmetin ayı olan Ramazan’da da bu perişanlık devam ediyor.

Büyük şeytan ABD, dozunu artırarak her gün Gazze’yi tehdit ediyor, zillet libasına bürünen halkı Müslüman ülke liderlerinden ses seda yok. İşgalci çete başı Netanyahu, daha büyük katliamlara hazırlık yapıyor yine duyan işiten yok maalesef.

Evet, perişan halde olan ümmet, Gazze’li kardeşlerine bile sahip çıkamıyor. Kimi milli çıkar kimi bilmem hangi bahanenin arkasına saklanarak Gazze’ye sahip çıkmama gerekçelerini sıralıyorlar.

Ancak Gazze’deki mücahitlerin destansı direnişi ve Gazze halkının dirayetli duruşu hem ümmete hem de dünyaya çok şey kazandırdı.

Ümmete; “İzzet Allah’ındır, Resulünündür ve Müminlerindir” ayetini somut olarak gösterdiler. Artık ümmet anladı ki; “izzetli duruş” sadece siyer ya da tarih kitaplarında kalmamış. Vahiy merkezli bir duruşa sahip olursan İslam tarihindeki izzetli duruşun günümüzdeki örneği olunabiliyor.

Aynı şekilde Gazze’deki Mücahitler “Nice az topluluk, Allah’ın izniyle çok kalabalık topluluğa galip gelmiştir.” Ayetin mücessem hali olup ümmete büyük dersler verdiler. Yaşayarak ümmete anlattılar ki, “galibiyet sadece Allah’ın izniyle olur.”

İşgalci siyonistlerle beraber büyük şeytan Amerika da düşmanın olsa, Avrupa da düşmanın olsa fark etmez.

Halkı Müslüman olan korkak ülke liderleri üç maymunları oynasalar bile, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı aylar sonra bir araya gelip sadece bir kınamayla yetinseler bile yine fark etmez.

Allah izin verirse sen galip geleceksin.

Evet, Gazze ümmete yüzlerce ayetin yeniden yorumlanması için kapı araladı. Ümmete izzet pompaladı ve Müslüman halkları yeniden vahiy merkezli düşünmeye, bu düşünce çerçevesinde yol almaya sevk etti.

Dünya’ya ise; Batının sahte medeniyetinin gerçek yüzünü gösterdi. Sözde insanlık adına kurulan bu medeniyetin nasıl bir canavar olduğunu tüm dünyaya ilan etti.

Batının her zaman bize pazarladığı sözde insan hakları, kadın hakları, çocuk haklarının birer koca yalan olduğunu ispat etti.

Aynı şekilde demokrasi ve özgürlük gibi sihirli kavramlarla toplumları dizayn ediyorlardı. Gazze bütün bu yalanları ve sahtekârlıklarını gün gibi ortaya çıkardı.

Halkı Müslüman olan ülkeler başta olmak üzere birçok ülkenin ekonomi, teknoloji, askeri ve istihbari gibi pek çok alanı Yahudilerin etkisi altındadır. Gazze cihadıyla birlikte birçok ülke imkânı ölçüsünde Yahudilerle ilgili önlemler almaya başladı.

El hâsıl, ümmetin ayında ümmetin hali içler acısıdır. Ama ümitsiz değiliz çünkü Gazze hem ümmete hem de dünyaya çok şey kazandırdı.