Ülkeler dini kimliğini yitiriyor. Yeni bir akademik çalışmaya göre bu düşüş, “seküler geçiş” adını taşıyan üç aşamalı bir sürecin sonucu. İnsanlar önce ibadeti, sonra dinin önemini, en sonunda da dini aidiyeti terk ediyor.
Nature Communications dergisinde yayımlanan araştırma, Pew Research Center’ın 111 ülke verisine dayanıyor.
Çalışmaya göre dinin gerilemesi, Katılım–Önem–Aidiyet (P-I-B) adı verilen üç aşamada gerçekleşiyor:
Katılım azalıyor: İnsanlar dini törenlere daha az katılıyor.
Önem azalıyor: Dinin kişisel hayattaki yeri zayıflıyor.
Aidiyet azalıyor: İnsanlar artık bir dine mensup olduklarını belirtmiyor.
Bu üçlü sürece “seküler geçiş” deniliyor. Araştırma, Hristiyan, Müslüman, Budist ve Hindu toplumların tamamında bu geçişin farklı hızlarda yaşandığını ortaya koyuyor.
1. Aşama: Katılımda düşüş (Afrika örneği)
Sekülerleşmenin ilk evresinde, yaşlı ve genç nesiller arasındaki fark sadece ibadete katılımda görülüyor. Örneğin Senegal’de, yaşlıların %78’i haftalık ibadetlere katılırken, gençlerde bu oran %14 daha düşük. Ancak hem gençler hem yaşlılar hâlâ büyük ölçüde Müslüman kimliğini koruyor ve dinin hayatlarındaki önemini vurguluyor.
2. Aşama: Katılım, önem ve aidiyet farkı (Amerika ve Asya)
İkinci aşamada, fark artık sadece ibadette değil, dinin öneminde ve aidiyette de görülüyor.
Bu ülkelerde genç kuşaklar:
İbadetlere daha az gidiyor,
Dini daha az önemli buluyor ve e kendini bir dine ait hissetmiyor.
Bu kategoriye bugün ABD, Brezilya, Peru, İran, Türkiye ve Tayland gibi ülkeler dâhil.
3. Aşama: Aidiyetin zayıfladığı Dönem (Avrupa)
Son aşamada, hem gençler hem yaşlılar dinin önemini ve ibadeti neredeyse aynı oranda düşük görüyor ancak gençler dini kimliklerini açıkça terk etmeye başlıyor. Örneğin Danimarka’da 40 yaş altı yetişkinlerin yalnızca yarısı bir dine mensup olduğunu söylüyor; yaşlılarda bile bu oran %79’u geçmiyor. Dinin toplumsal etkisi artık sembolik düzeyde kalıyor.
Oxford ve Lozan üniversitelerinden akademisyenler, bu sürecin yavaş ama istikrarlı ilerlediğini belirtiyor:
“Yeni nesiller, zamanla dine daha az bağlı hale geliyor. Önce katılım azalıyor, sonra anlam zayıflıyor, son olarak aidiyet çözülüyor.”
Ancak bu süreç her ülkede aynı biçimde ilerlemiyor. Bazı toplumlarda (örneğin Rusya, Azerbaycan, Gürcistan) Sovyet sonrası dönemde din yeniden güç kazanmış durumda.
Türkiye’nin Durumu: Seküler geçişin orta aşamasında
Pew’in verilerinde Türkiye, “Stage 2” (orta aşama) grubunda yer alıyor.
Bu, Türkiye’de dinin hem katılım, hem önem, hem de aidiyet açısından nesiller arasında fark gösterdiği anlamına geliyor.
Ne görülüyor?
Genç kuşaklar (40 yaş altı), düzenli ibadete katılımda yaşlılara göre daha düşük oranlarda.
Dinin günlük yaşamlarındaki önemi azalmış durumda.
Ve “herhangi bir dine mensubum” diyenlerin oranı da önceki nesillere göre kayda değer biçimde düşmüş.
Grafikte Türkiye; Brezilya, İran, Peru, Tayland, ABD gibi ülkelerle aynı grupta. Yani dindarlığın hâlen toplumsal kimlikte önemli ama kuşaklar arasında açık bir farkın oluştuğu ülkeler arasında.