Mehmet Uçum ve Orhan Turan…
İlki Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve ikincisi de TÜSİAD Başkanı…
Adı üstünde, biri Cumhurbaşkanının başdanışmanı ve diğeri de Türkiye’nin en büyük sermaye derneğinin başkanı…
Her ikisinin gündemimizi işgal etmelerinin nedeni, aynı zamana denk gelen ve milletin iradesine parmak sallayan sözleridir.
Malum, ülkemiz, yüz yıldır darbecilerin, despotların, ırkçıların, gasıpların ve hak - hukuk tanımazların seslerinin ve güçlerinin millete baskın olduğu bir ülkedir. Çünkü darbelerle malul anayasaları yapanlar onlardır. Darbelerin içinde bulunanlar onlardır ve darbeleri destekleyenler onlardır. Eskide bunlar genelde CHP gibi siyasi partiler ve TÜSİAD gibi sermaye grupları ile sınırlı idiler. Fakat bugün bakıyoruz ki, 22 yıllık iktidarını darbelere ve darbecilere karşı duruşuna borçlu olan AK Parti’de bile darbecilerden geçilmiyor dersek, abartmış olmayız.
Hatta eğer Uçum’un HÜDA PAR ve Turan’ın da hükümet üzerinden milli iradeyi, demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri hedef alan sözleri karşılaştırırsak, Uçum’un Turan’ı solladığını görürüz.
Şu da bir gerçektir ki, TÜSİAD gibi sicilleri darbecileri desteklemek, meşru hükümetleri devirenlerin içinde bulunmak, ülkemizi sömürmek ve ülkemizin gelişmesine engel olmak gibi nice kötü eylemlerle dolu olan yapıların buyurgan üsluplarına, yerine göre millete, yerine göre hükümete parmak sallamalarına ve darbe çığırtkanlığı yapmalarına alışığız. Ama yukarıda da dediğimiz gibi, kurulduğu günden beri hayatını vesayete karşı mücadele ile geçiren Başkan Erdoğan’ın partisinde ve hem de başdanışman koltuğunda Uçum gibi karanlık vesayetin katıksız savunucularını görmek, doğrusu üzmekten de öte korkutuyor…
Korkutuyor. Çünkü Erdoğan, hiç vakit kaybetmeksizin TÜSİAD’a, "Yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz” dedi, ama onlarınkinden daha beter sözler sarf eden Uçum’un haddini henüz bildirmiş değildir.
Toplum olarak temennimiz, Erdoğan’ın kendisinden doğru adımları atması ve AK Parti’yi yeniden ismi ile müsemma kılmasıdır.
AK Parti’nin 23 Şubat 2025 tarihinde gerçekleştireceği 8. Büyük Olağan Kongrenin sonucu bu anlamda belirleyici olacaktır.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılını da geçen yüz yıl gibi vesayete mahkûm etmek de Erdoğan’ın elindedir, partiyi hak, adalet, ehliyet ve liyakat düşmanlarından kurtarıp adalette karar kılmak da…
Temennimiz ve duamız, adalette karar kılmalarıdır. Aksi halde akıbetlerinin nasıl olacağını kendileri de biliyordur.