Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında, yeni rejimin ideolojik temelleri yalnızca siyaset ve hukuk alanında değil, inanç ve kutsallık söylemi üzerinden de şekillendirilmeye çalışıldı. Bu dönemde Mustafa Kemal yalnızca bir siyasi lider değil, yeni kimliğin manevi merkezi haline getirildi. Dönemin bazı sözde düşünürleri, “Kemalizm”i bir ideoloji değil, adeta yeni bir inanç sistemi gibi yorumladı; yeni bir “iman” olarak sunulmasını savundu.
Bu anlayışın en açık örneklerinden biri, milletvekili Şeref Aykut’un “Kemalizm Dini” adlı kitabında görüldü. Aykut, Kemalizm’i altı esas üzerine kurulu bir “dini sistem” olarak tarif ederken, Mustafa Kemal’i ilahi bir önder figürü gibi yüceltti.
Cumhuriyet şairlerinden Behçet Kemal Çağlar Mustafa Kemal için ezan bile yazdı:
Atatürk ekber!
Atatürk ekber!
Ancak O var Atatürk!
Evliya odur,
peygamber odur,
sanatkâr Atatürk.
Talihe hâkim,
zekâya önder,
doğma serdar Atatürk.
Bunları geçti insan büyüğü:
Kendi kadar Atatürk!
Atatürk ekber!
Atatürk ekber.
Bizde O var. Atatürk!
Ne evliya, ne de peygamber..
Halkına yar Atatürk!”
Bununla da yetinmedi Peygamber Efendimiz için yazılan mevlidi Mustafa Kemal'e uyarladı:
“Hak Teala çün yarattı Türk’ü ilk
Dedi, ‘Üç kıta da olsun ona mülk.’
Mustafa nurunu alnına koydu,
‘Bil! Kemal’in nurudur, ol nur!’ dedi.”
Geçti böyle nice ay, nice sene,
Vakt erişti bin sekiz yüz seksene
Ger dilesiz, bulasız oddan necat,
Mustafa-yı ba-Kemal’e essalat!”
Ol Zübeyde, Mustafâ’nın ânesi
Ol sedeften doğdu ol dürdânesi!
Gün gelip oldu Rızâ’dan hâmile
Vakt erişti hafta ve eyyâm ile.
Geçti böyle, nice ay nice sene
Vakt erişti bin sekiz yüz seksene.
Merhaba ey baş halâskâr merhaba
Merhaba ey ulu serdâr merhaba!
HABER MERKEZİ




