ABD Başkanı Donald Trump’ın Mısır, Ürdün ve Lübnan’daki Müslüman Kardeşler (İhvan) kollarını hedef alan yürütme emri, Washington tarafından “terörle mücadele adımı” olarak sunulsa da, sahadaki gerçeklik bu kararın iki temel stratejik motivasyona dayandığını gösteriyor: Hamas’ın manevra alanını daraltmak ve Sudan’daki güç dengelerini yeniden şekillendirmek.
Bu adım, ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik İsrail merkezli ve indirgemeci güvenlik yaklaşımının yeni bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Hamas Boyutu: ABD’nin Güvenlik Algısının israil Ekseni
Trump yönetiminin seçtiği üç ülkenin ortak noktası, buralardaki İhvan kollarının Hamas’la görünür veya yarı görünür bağlar taşıması.
Lübnan’da Cema’a İslamiye, “El-Fecr” yapılanması üzerinden Hamas ile koordinasyon kuruyor.
Ürdün İhvanı, Hamas’ın yıllardır önemli finansal ve toplumsal destek damarlarından biri olarak görülüyor.
Bu nedenle karar, Hamas’ın bölgesel destek ağını zayıflatmaya dönük dolaylı bir baskı aracı niteliği taşıyor.
ABD’nin yaklaşımı yine aynı güvenlik çerçevesine dayanıyor:
“Bölgesel istikrarsızlığın kaynağı israile yönelen tehditlerdir; bu nedenle israilin düşmanları öncelikli hedeftir.”
Mısır’a gelince, hareketin ana kadroları ülke dışında faaliyet gösterdiği için kararın, Sisi yönetiminin uluslararası meşruiyet arayışına katkı sunacağı, aynı zamanda İhvan’ın finansal hareket kabiliyetini kısıtlayacağı değerlendiriliyor.
Sudan Boyutu: Asıl Sarsıntı Hartum’da
Kararın en kritik ve uzun vadeli etkisi Sudan’da ortaya çıkacak. Çünkü Sudan’da süren savaş, ordu–HDK çatışması ve siyasi kırılganlık ortamı, bu tür dış baskılara doğrudan duyarlı.
Sudan’daki İslami Hareket (Ulusal Kongre Partisi geleneği) 30 yıl boyunca devletin ideolojik omurgasıydı, 2019 devriminden sonra dağılsa da ordu içindeki nüfuzunu koruyor,
Abdülfettah el-Burhan’ın en önemli toplumsal ve siyasi destek tabanını oluşturuyor.
Bu nedenle ABD’nin İhvan yaptırımı, Sudan’da doğrudan bir aktörü hedef almıyor gibi görünse de, gerçekte Burhan’ı ayakta tutan siyasi ağı baskı altına alıyor.
Sudan Ordu Komutanı Burhan, ABD, Suudi Arabistan, BAE ve Birleşik Krallık’tan oluşan dörtlü grubun ateşkes ve geçiş süreci önerisini reddetmişti. ABD ve bölgesel aktörler, bu reddin arkasında İslami Hareket’in baskısının olduğunu değerlendiriyor.
Trump’ın İhvan kararı sonrası tablo şu şekilde okunuyor: Sudan İslami Hareketi küresel ağ içinde izlemeye alındı.
Finansal ilişkiler ve dış bağlantılar baskı altına girdi.
Bu da Burhan’ın yönetim formülünü taşıyan ağın uluslararası düzeyde daralması anlamına geliyor.
Dolayısıyla Washington’ın hedefi Sudan değil; ancak Sudan’daki İslami kadroların baskılanması, Burhan’ın hareket alanını fiilen kısıtlayan bir sonuç doğuruyor.