Biliyorum ki bu çağın fırtınasında ayakta kalmak çok zor.
Ama unutmayalım ki, bizi yıkan çoğu zaman dış düşman değil, içimize sinsice yerleşen kelimeler ve kavramlardır.
Bu nedenle uyanık olup her söze, her fikre Kur’an ve sünnet penceresinden bakmamız lazım.
Bireysellik diye bir kavram öğrettiler. “Kendi hayatını yaşa” dediler. Fakat bu sözler bizi kardeşlikten, paylaşmaktan, ümmet ruhundan kopardı. Oysa Müslüman, komşusunu düşünmeden uyuyamaz; “ben” değil, “biz” demeyi bilir.
“Özgürlük” adı altında sınır tanımayan bir hayatı süslediler. Ama asıl özgürlük, nefsin kölesi olmaktan kurtulmaktır. Rabbimizin hudutları bizim için rahmettir; başıboşluk ise helaktır.
“Hoşgörü” dediler, ama ne yazık ki dinimize hakaret edenlere bile sessiz kalmayı telkin ettiler. Müslüman elbette merhametlidir; ama hakkı bâtılla karıştırmaz, duruşunu bozmaz.
“Başarı ve kariyer” dediler, dünya hırsını kalbimize yerleştirdiler. Unutmayalım kardeşlerim; hakiki başarı, Rabbimizin huzurunda yüz akıyla durabilmektir. Dünyalıklar ise geçici birer imtihandır.
“Modernlik” bahanesiyle bizi özümüzden uzaklaştırdılar. Giydiğimizden konuştuğumuza kadar her şeyimizi değiştirdiler. Hâlbuki modern olmak, köksüzleşmek değildir; imanla ve ahlakla çağını aşmaktır.
Şimdi birkaç kavram daha var ki, onlar da büyük tehlike taşıyor:
“Tüketim…” bize “daha çok al, daha çok harca” dediler. Fark ettiniz mi? Kanaatkâr ümmet, israf eden bir topluma dönüştü.
Oysa Peygamber Efendimiz (s.a.v.) en büyük zenginliği “gönül zenginliği” olarak tarif etti.
“Eğlence…” dediler, her köşe başında bir eğlence, bir oyalama…
Nefes nefese aldırmak elbette güzeldir, fakat sürekli eğlenceyle vakit öldürmek, kalbi karartır, insanı gaflete sürükler.
“Cinsiyet eşitliği” adı altında fıtratımıza aykırı roller biçtiler. Kadın ve erkeğin fıtratını hiçe sayarak aileyi zedelediler.
Oysa İslam, kadın ve erkeğe eşit değil, adil davranır; her birine yaratılışına uygun görevler yükler.
Ve “empati” dediler…
Güzel bir kavram gibi görünür ama bugün “herkesi olduğu gibi kabul et” maskesiyle dinimizin emirlerini gevşetmeye çalışanlar var. Empati, hakkı söylemeye engel değil; aksine hakkı daha güzel ifade etmenin yoludur.
Şu hakikati asla unutmamak gerekir. Bu kavramlar sadece dilimizi değil ruhumuzu şekillendirir. Eğer iman terazisinde tartmadan bu kavramları içselleştirirsek, farkında olmadan ifsada kapı aralarız.
Rabbim bize basiret versin, dilimizi ve kalbimizi istikametten ayırmasın inşallah.
Selam ve Dua ile...