Toplumsal Cinnet Hali

Abone Ol

Gündemin sarsıcı konuları arasında kaybolup giden veya üzerinde fazlaca durulmayan bazı olaylar oluyor.

Bu olaylardan biri, 25 Kasım 2025 günü Kızıltepe’de yaşandı. Merkeze bağlı Turgut Özal Mahallesi, Mardin yolu üzerindeki bir apartman dairesinde; anne, baba ve kız çocuğundan oluşan bir aile, silahla vurularak öldürülmüş halde bulundular.

Gözaltına alınan sanıklardan hareketle katillerin, maktul ailenin komşuları olduğu anlaşılıyor. Yerel kaynaklardan edindiğim bilgiye göre; parasal anlaşmazlıklar sebebiyle yaşanan olayda dört kişi gözaltına alınmış.

Yaşanan vahşet öyle hemencecik geçiştirilecek bir vaka değildi. Zira başka gündemlerin içinde boğulmak, önemli bazı hadiselere merceğimizi yeterince tutamamak ile neticelenebiliyor.

Her ne kadar geç kaldıysak da Kürtlerin son yıllarda yaşadığı serencam hususunda ipuçları yakalamak için, bu olay özelinde bir analiz yapmak gerekiyor.

Bilindiği üzere Kürtler tarihin kadim topluluklarından biridir. İslam öncesi ve sonrasındaki en etkin sosyal yapıları, sahip oldukları aşiretleridir.

Günümüze kadar gelen aşiretlerin olumsuz tesirlerinden bahsedilmekle birlikte, bu yapının geliştirdiği değerler de mevcuttur. Örneğin; aşiretler arası kan davaları eskiden beri devam edegelmiştir. Irz, namus, mal, mülk gibi değerlerin muhafazası için bu tür çatışmalar yaşandı, yaşanıyor.

Ancak bu çatışmalarda asla ve asla bilerek kadın ve çocuklar öldürülmüyordu. Karşılıklı mevzilerde birbirlerine ateş eden Kürtler, mevziye mermi veya yiyecek taşıyan kadına dahi ateş etmezlerdi.

Hakeza husumetli aşiretleri barıştırmak için araya giren şeyh, seyyid veya mollalara saygı gösterilirdi. Çatışan iki aşiretin mevzileri arasına giren herhangi bir şeyhin beyaz sarığı veya bir seyyidin yeşil takkesinin görünmesi, silahların o anlık durması anlamına gelirdi.

Yani kan davasının kendince oluşan bir geleneği vardı ve gelenekler asla ihlal edilmezdi. Çünkü öldürülen kadınlar, katil taraf için zül kabul edilirdi.

Ancak son zamanlarda çıkan hadiselerde kadın ve çocukların öldürülecek kişiler kategorisinde değerlendirildiği, esef verici bir şekilde müşahede edilmektedir.

Kürt aşiretleri arasında yaşanan kan davalarını az çok herkes bilir. Artık kanıksanan bir olgu haline geldiğini de söyleyebiliriz. Kabullenilmeyen durum, yukarıda belirtilen olayda olduğu gibi kadın ve çocukların öldürülmesidir.

Şimdi esas soruya gelelim. Ne oldu da Kürtler, kadın ve çocuk öldürmeye başladı? Bu hususun irdelenmesi gerekir.

Şunu hemen belirtmemiz gerekir ki; bölgede yürütülen asimetrik savaş bahsettiğimiz toplumsal cinnetin esas sebebidir.

Örneğin; daha geçen gün on dördüncü yılını andığımız Roboski’de, TSK’ya ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu hayatını kaybeden, 17’si çocuk, toplam 35 kişinin ölümü, çoluk çocuk öldürülebilir algısının sebeplerinden biridir.

Yine 1984 yılından bu yana hiçbir kural-kaide gözetmeksizin eylem yapan PKK, yaşanan çatışmaların kutsalı olmayan bu noktaya gelmesinde pay sahibidir.

Her ne amaç uğruna olursa olsun çoluk, çocuk, kadın, ihtiyar demeden, katliam tarzında cinayetler işleyip, bu sayede binlerin kalbine korku saçtıklarını zannedenler, maalesef masumların katledilmesine cevaz vermiş oluyor.

Demem o ki; son 40 yıllık çatışma ve bu çatışma namusunun gözetilmemesi yaşadığımız toplumsal cinnetin esas sebebidir.