Toplu Sözleşmede Kritik Viraj

Abone Ol

Bismihi Teâlâ

Toplu sözleşme görüşmelerinde uzlaşı sağlanamadı.

Ankara’da yapılan miting geniş katılımlıydı.

Zira tüm memur konfederasyonu destek verdi.

Dev organizasyon sonuç getirir mi?

Bir günlük iş bırakma eylemi işe yarar mı?

Tüm bu devinişseller karşısında hükümette,

sadece bir tık artış teklifi geldi.

O da sendika teklifinin yanında deveden kulak...

Sonuç olarak iş;

hakem heyetinin inisiyatifine kaldı.

Yıllardır aynı tantana, aynı senaryo!

Hükümet masayı kuruyor.

Memurun nabzını yokluyor.

Görüşmeler, paslaşmalar vs.

Hani dostlar alışverişte görsün misali.

Diğer yandan da bildiğinden de şaşmıyor.

Yine de kurguladığını yapıyor.

4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendika Kanunu,

Hakem Heyeti Kurulu ile işi zaten pişmiş.

Memur-Sen Başkanı Ali Yalçın’ın deyişiyle:

İyileşme öncelikle buradan yapılmalı.

Perşembenin gelişi, çarşambadan belliyse…

O halde şark kurnazlığı değil midir, yaşananlar?

Rahmetli Özal’ın deyimiyle

“Benim memurum işini bilir.”

Sahiden devlet aklı bu ironiyle mi yürüyor?

Oysa asıl mesele rakamların ötesinde.

Memurun emeği,

toplumdaki yerine nasıl değer verildiğiyle ilgilidir.

Kamu çalışanlarını sadece maaş alan bireyler olarak görmek

ne kadar isabetlice bir tutumdur?

Zira eğitimden, sağlığa geniş yelpazede düşünüldüğünde

devletin omurgasını ayakta tutan bireylerdir.

Kısacası toplu sözleşmesi, sadece ekonomik bir pazarlık değil;

devletin, kendi çalışanına verdiği değerin de sınavıdır.

Bekleyip görmek lazım;

Devlet, kendi çalışanıyla kurduğu güven ilişkisini nasıl güçlendirecek?

Kalın sağlıcakla.