Teşhircilik Özgürlük müdür?

Abone Ol

Kişinin mahrem bölgelerini, başkalarının isteği olmadan onlara sergilemesi, aynı şekilde bir insanın kendi keyfine göre başka insanları rahatsız edecek şekilde bedenini sergilemesi, göstermesi teşhirciliktir. Genel manada “kişinin çıplaklığını başkaları ile paylaşma dürtüsü” olarak da tanımlanan teşhircilik; aslında psikolojik açıdan bir tür davranış bozukluğu olarak değerlendirilir.

Bu dürtüyü tetikleyen pek çok etken vardır. Ancak düşük benlik saygısı ile beraber ortaya çıkan dikkat çekme isteği, beğenilme arzusu, kendini fark ettirme çabası özellikle üzerinde durulması gereken etkenlerdendir.

Bu bağlamda şunun da altını çizmek gerekiyor; teşhirciliğin, çıplaklığın bu denli artmasında dijital gelişmelerin, sosyal medyanın rolü çok büyük.

Önce buralarda hakim olan teşhircilik ve çıplaklık rüzgârı, en nihayetinde sokaklarda, caddelerde, köylerde, şehirlerde de son sürat eser oldu. Özellikle oluşturulan toplumsal güzellik algısı ve özgürlük söylemleri bu rüzgârı, önüne geçen tüm kuralları, değerleri, sınırları ezip geçen bir kasırgaya dönüştürdü.

Şimdilerde teşhirciliği, çıplaklığı “örten” en dikkat çekici argüman, özgürlük!

Elbette her insanın, toplumsal yaşamda kendi tercihlerini yapma ve yaşama hakkı vardır. Ancak bu hak başkalarının haklarını ihlal ettiğinde, toplumun huzurunu bozduğunda, insanların sinir uçlarıyla oynandığında hak değil, hak ihlali kapsamına girer.

Zira, “Bir insanın özgürlüğü, diğer insanın özgürlük alanına girildiği yerde biter.” Bu sebeple sosyal bir varlık olan ve sosyal hayatta beraber yaşadığı insanların sınırlarına saygı göstermesi gereken insan için sınırsız özgürlük diye bir şey yoktur!

Özgürlük dediğimiz şey, sorumluluk ve saygı ile dengelenir.

Ne hazindir ki teşhircilik, çıplaklık sürekli özgürlük etiketiyle servis ediliyor. Hatta bu şekilde taktim edilince taltif ve taktir ile de ödüllendiriliyor.

Oysa teşhircilik, çıplaklık asla özgürlük değildir. Bir insan kendi özel alanında, evinde istediği gibi davranabilir, “dilerse” günah işleme özgürlüğünü de kullanabilir. Hesabını verecek kendisidir.

Ama bunu diğer insanların gözüne zorla soktuğunda, artık bu özgürlük değil, başkalarının hakkına, hukukuna taciz haline gelir.

Bu mütecaviz tutum ise pek çok mağduriyetin oluşmasına neden olur.

Bu minvalde muhakkak değinilmesi gereken bir konuda çıplaklık, teşhircilik konusunu özgürlük ve eşitlik kapsamında değerlendiren bazı kesimlerin, konuyu tesettüre de getirerek tutarsız bir kıyas girişiminde bulunmalarıdır.

Efendim neymiş...

“Nasıl ki tesettürlü insanların, tesettürlü şekilde giyinip, istedikleri yere girme, çıkma hakları varsa, çıplak ve teşhircinin olmalıymış. İkisi de özgürlükler kapsamında, insan hakları kategorisinde değerlendirilmeliymiş.”

Yahu ne zamandan beri örtünmek ve soyunmak aynı kefeye getirilir oldu?

Biraz edep, insaf, izan...

Bakınız tesettürsüzlük değil buradaki.

Çıplaklık, teşhircilik söz konusu.

Kaldı ki, çoğu tesettürsüz insan da bu çıplaklık ve teşhircilikten illallah etmiş durumda...

Günümüzde birçok ülkede, “kamuya açık alanlarda teşhircilik, çıplaklık, müstehcen ve gayri ahlâkî davranışlar suç sayılır ve bazı yerlerde para cezası, hapis veya tedavi zorunluluğu getirilir”

Bu ülkeler arasında Batılı ülkeler de var...

Ahlâk denince kimine çok cazip gelmiyor. Bu sebeple özelikle altını çizmek gerekir ki, “başkalarının rızası olmadan çıplaklık sergilemek, temel etik ve insan haklarına da aykırıdır.”

Sonuç olarak hangi düşünce veya inanışta olursa olsun hiç kimse kalkıp da teşhirciliği, çıplaklığı normalleştiremez.

Normalleştirilen her şeyin, toplumsal normları ne şekilde evirip çevirip değiştirdiği herkesçe malum.

Hülasa, bu konuda toplumsal kutuplaşmanın, hayat tarzlarını yarıştırmanın, Müslüman ve seküler mahalleler arasında sataşmaların, işi selametli bir yere vardırmayacağını da hepimiz biliyoruz.

Bunun yerine hikmetle, basiretle, nezaketle, bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı, uygun bir disiplin ile gerekiyorsa da cezai müeyyidelerle etkili adımlar atılmalıdır.