Taziyede Yuhalama!...

Abone Ol

Sırrı, bütün sırlarıyla sırra kadem bastı. Ne Sırrı’yı düşmüşe tekme atmak mantığıyla yermeyi ne de ölünün arkasında güzelleme yapma çabasıyla övmeyi düşünüyorum. Onun şu anda ağzı mühürlü, elleri yaptıklarını söylerken ayaklarının yaptıklarına şahitlik edeceği zamanı beklemeye koyuldu.

Ölüm hadisesinde en çok dikkatimi çeken şey, Mehmet Metiner’in taziye için geldiği hastanede yuhalanmasıydı.

Kürt töresinin ayaklar altına alınması, Kürtlerin hakları parolasıyla başlayıp bütün Kürdî değerlere savaş açan yapının kirli yüzünün ifşasıydı.

Aslında Kürt değerlerine saldırıydı Mehmet Metiner’e yapılan.

Taziyeye gelen kanlısının silahını kapıda alıp kanlısını taziye yerine alan, taziyeden sonra “husumetimiz bitmedi” diyen bir Kürt geleneğinden taziyeye gelen mevtanın arkadaşına hakaret edilen bir duruma…

Nereden nereye?

Sanki bu ikili meclis lokantasında hiç aynı masada yemek yememişler gibi…

Milletvekili maaşlarına yapılan zammı onaylamak için ikisi de el kaldırmıştı. Meclis tutanaklarında kayıtlıdır. İsteyen basit bir taramayla bu bilgilere ulaşabilir.

Yahu yuhaladığınız Mehmet Metiner, 2000 -2001 yıllarında HADEP genel başkan yardımcılığını yapan bir şahsiyet.

Metiner HADEP’te aktif siyaset yaparken Sırrı’nın esamesi okunmuyor, DEM tabanının kahir ekserisinin Sırrı’dan haberi yoktu.

Mehmet Metiner de tıpkı Orhan Miroğlu gibi HEP…DEM geleneğinde iken el üstünde tutuluyordu. Neden sizden ayrıldıktan sonra bir anda MİT, faşist yaftasıyla yaftalanıyor bu insanlar?

Ya Ayhan Bilgen?...

Musa Anter, “Güneydoğu’daki sofiklerden korkmasaydım, Allah’ın Şeytan kadar adaleti yoktur” diyecektim diye başlayan yazısı 2000’e Doğru dergisinde yayımlandığında el üstünde tutuluyor, yani baş tacıydı. Tabi o dönemler 2000’e Doğru dergisinin sahibi Doğu Perinçek Bekaa Kampı’nda güllerle karşılanıyor, akşam kaldığı binanın yanında nöbet tutan militanlar binanın yüz metre uzağına taşınmıştı. Nöbetçilerin neden yüz metre uzaklaştırıldığını sorgulamaktan aciz beyinler, bugün Perinçek’in ajan olduğunu yazıyorlar.

Günaydın!

Dine söverken Apê Musa olarak tanıtılan Anter’in kahramanlığı böyle devam etmiyor. Ölürken tabutunu üç insan, evet evet yanlış okumadınız, sadece üç insan taşıyordu. Dördüncü elemanı bulmakta zorlanmışlardı demiyorum, bulamamışlardı. Yani Apê(!) Musa da örgütün hışmına uğramıştı.

Zekeriya Yapıcıoğlu, Devlet Bahçeli ile aynı fotoğraf karesinde görüldü diye klavye kahramanları ağızlarından salyalarını akıta akıta havlamakla kalmamış bütün eniklerini alana salmışlardı.

Mecliste Bahçeli’nin uzatılan elini tutmak için birbirlerinin ayaklarına basan vekilleri(!) görünce Abidin Dino’nun “Yüzsüzlüğün Resmi” canlandı gözümde.

Ya İmralı’dan Bahçeli’ye bol gülücüklü, çok öpücüklü güzellemelere ne demeli? Adam kampta olsaydı veya yanındaki Hamili Yıldırım’da yetenek olsaydı, Devlet Bahçeli’ye akrostişli şiirler yazacaktı. Hatta olay öylesine bir hâl aldı ki DEM eş başkanı Tülay Hatimoğulları’nın Sayın “Abdullah Bahçeli” sözü sol ana akımın “Yaşasın Halkların Kalleşliği”nin ete kemiğe bürünmüş hâli oluyordu. Tülay Hanım’ın dil sürçmesi mi, gelişmelere isyanı mı bilinmez ancak gündemin müşahhas hâli olduğu açık.

Öcalan’ın eşi Kesire Yıldırım’ın babası Tunceli kökenli Ali Yıldırım’ın MİT elemanı olduğu resmi kayıtlarda mevcut.

Ali Yıldırım’la başlayan vals, Bekaa Kampı’nda Doğu Perinçek ile devam eden ziyafet, Yalçın Küçük’e itaat… Devlete hizmet… Anam Türk…

Sonra…

Sonra Mehmet Metiner faşist…

Yuhalanacak birileri varsa o da taziye evine gelen misafiri yuhalayarak Kürt töresini ayaklar altına alıp hiçbir kültüralist hak talep etmiyoruz diyen zihniyeti yuhalayalım…

Yuh olsun zihniyetinize!...