Sumud Filosu: İnsanlığın Vicdanı Yola Çıktı

Abone Ol

Yaklaşık iki yıldır Gazze’de insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından biri yazılıyor. Yıkımın, bombardımanın, gözyaşının ve ölümün hiç eksik olmadığı işgal edilmiş topraklarda, bir de açlık ve susuzluk boyutu eklendi. İnsanlar sadece bombalarla değil, susuzlukla ve açlıkla da ölüme terk edildi.

İki yıldır Gazze ile yattık, Gazze ile kalktık. Gözlerimizin önünde yaşanan bu vahşeti izledik, duyduk, hissettik. Ama ne yazık ki dünya liderlerini harekete geçiremedik. Özellikle Müslüman liderlerden beklenen ses çıkmadı. Kimi sessiz kaldı, kimi çıkarlarını önceledi, kimi sadece kınama cümleleriyle yetindi. Oysa Gazze, sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın onur sınavıydı.

Fakat susmayanlar da oldu. Dünyanın dört bir yanında vicdanı olan insanlar ayağa kalktı. Artık insanlık bu açlığa, bu soykırıma daha fazla seyirci kalamazdı. İşte bu vicdan çığlığının en somut adımı, küresel Sumud Filosu’dur.

Sumud, kararlılık demektir. Direnişin, sabrın, umudun diğer adıdır. Gazze’nin yüzyıldır verdiği mücadelenin ruhunu temsil eder. Bugün Sumud Filosu, sadece Filistinlilerin değil, insanlık onurunun sembolüdür. Farklı ülkelerden, farklı inançlardan, farklı dillerden on binlerce insan bu filo etrafında tek yürek oldu.

Tüm gözler şimdi bu filoda. Çünkü Sumud Filosu, gidenlerin değil, kalanların da sesi. Limanlarda toplanan kalabalıklar, bu tarihi ana şahitlik ediyor. Onlar, ablukayı delmek için denizlere açılırken, aslında hepimizin vicdanını temsil ediyor.

Çağrımız nettir: Küresel Sumud Filosunu resmi olarak devletler himayesine almalıdır. İnsanlık ittifakı, Gazze ablukasını yıkmak için harekete geçmelidir. Bu, sadece bir siyasi mesele değil; doğrudan doğruya insanlığın varlık mücadelesidir.

Gazze’de direnenler, zulme karşı dimdik duran insanlığın onurunu savunuyorlar. Bombaların altında çocuklarını kaybeden anneler, açlıkla boğuşan babalar, yıkıntılar arasında yaşam mücadelesi veren çocuklar… Hepsi bize tek bir mesaj veriyor: “Biz buradayız, varız ve direniyoruz.”

Peki biz ne yapıyoruz? Sadece izlemekle mi yetineceğiz? Gazze’nin sesi olmak, onun yanında durmak, bu kuşatmayı kırmak için elimizi taşın altına koymayacak mıyız?

Unutmayalım: Filistin’e sahip çıkmak için sadece Müslüman olmak gerekmez, insan olmak yeterlidir. Çünkü burada mesele sadece bir inanç meselesi değil, bir insanlık meselesidir. İnsan kalabilmek için Gazze’nin çığlığına kulak vermek zorundayız.

Sumud Filosu’nun yola çıkışı, işte bu yüzden tarihi bir dönüm noktasıdır. Çünkü dünyaya şu gerçeği haykırıyor: “israil bizi yıldıramayacak!” Gazze’ye uygulanan ablukayı, insanlığın kararlılığı yıkacaktır.

Limanlardan yükselen sloganlar, dünyanın dört bir yanındaki vicdanların birleştiğini gösteriyor. Kimisi Avrupa’dan, kimisi Asya’dan, kimisi Afrika’dan geldi. Farklı bayraklarla, farklı kimliklerle ama tek bir yürekle: Gazze için, insanlık için, adalet için.

Dünya liderleri bu sese kulak vermeli. İnsanlığın vicdanı ayağa kalkmışken, devletlerin sessizliği artık kabul edilemez. Sumud Filosu’nu korumak, insanlık onurunu korumaktır.

Gazze için yola çıkanlar, sadece oradaki kardeşlerimizin değil, hepimizin temsilcisidir. Onların cesareti, bizim suskunluğumuza tokat gibi iniyor. Çünkü onlar hayatlarını riske atarak, insanlığın onurunu savunuyorlar.

Gazze’nin ablukasını kıracak olan işte bu kararlılıktır. Bu yüzden Sumud Filosu, sadece gemilerden ibaret değildir; aynı zamanda insanlığın umudu, direnişi ve onurudur.

Gazze’deki kardeşlerimizin sesi olmak için, dünyadaki vicdanlar tek yürek oldu. Ve bu kalp, artık zulmün zincirlerini kırmaya hazır.

İnsanlığın onuru denizlerde ilerliyor. Ve biz biliyoruz: Zulüm payidar olmaz. Adalet er ya da geç mutlaka kazanacak.

Ve buradan haykırıyoruz: Yüreğinde Gazze olmayan, gözyaşlarıyla dua etmeyen, bu vahşet karşısında hâlâ sessiz kalan ve buna rağmen kendine insan diyenlere yazıklar olsun!