Avustralya'nın New South Wales (NSW) eyaletine bağlı Sydney kentindeki saldırı doğru muydu, yanlış mıydı? Bu saldırı Müslümanlara ne kazandırır ne kaybettirir? Artıları mı çok, eksileri mi? İslam’ın cihat fıkhı bu meseleye nasıl bakıyor? HAMAS’ın ve direniş cephesinin bu tür saldırılara bakışı nasıldır? Soykırımcı cellatları vahşetlerinden vazgeçirmek için bu tür saldırıların faydası var mıdır?
Bütün bunlar tartışılabilir… Ancak tartışacak olanlar, fikir beyan edecek olanlar bizler değiliz… Bu işin fıkhi boyutunu açıklayacak olanlar rabbani, güvenilir, mücadeleci İslam âlimleridir. Bu konuda konuşacak olanlar sahada mücadele eden direniş güçleridir…
Biz Müslümanlar soykırımcı düşmanın algılarına, konuyu başka mecralara çekmelerine izin vermemeli, zihinlerimizi düşmanın yanıltıcı propagandalarıyla meşgul etmemeliyiz.
Diyelim ki bu saldırı yanlış olsun, bunun suçlusu kim? Avustralyalı bakanın da söylediği gibi bu tür eylemlerin en büyük sorumluları Siyonist soykırımcılar ve destekçileridir. Her gün yaşanan katliamlar, vahşetler karşısında birçok vicdanlı Müslümanın, hatta Hıristiyan’ın kalbi Siyonistlere, Yahudilere ve onların destekçilerine karşı kin ve nefretle dolmuştur. Bu tür saldırılar, bu kin ve nefretin, mazlumlara yardım edememekten ötürü kanayan vicdanların bir dışavurumudur.
Siyonist barbarların, Haçlı vahşilerin bu tür saldırıları kınamaya asla hakları yoktur. Her gün onlarca, yüzlerce kadın ve çocuğu vahşice katleden, sivil insanları toplu katliamdan geçiren, cami, okul, hastane demeden her yeri yakıp yıkan bu katiller sürüsünün gözyaşları timsah gözyaşlarıdır. İnsan haklarına değer verme konusundaki nutukları, söylevleri yalancı nutuk ve söylevlerdir? İnsan hayatı onların umurunda bile değildir.
Sydney kentindeki saldırıyı kınamak, lanetlemek için sıraya giren ey Batılı ülkeler, Avrupa ülkeleri! Ey yalancı sahtekârlar! İslam dünyasını birer kasaphaneye çevirenler sizler değil misiniz? Her gün her saat her dakika kadınları, çocukları, yaşlıları, sivilleri, savunmasız insanları acımasızca katledenler sizler değil misiniz? İki yıl içinde yüz bin masum insanı kadın çocuk demeden vahşice katleden ve bu vahşi soykırımı hala sürdüren lanetli Siyonistleri destekleyen, onlara silah veren, arkalarında duran, vahşi cinayetlerini görmezden gelen sizler değil misiniz?
Ellerinden mazlumların kanları akan, oluk oluk kan döken pis teröristlerin başkasını terörle suçlamaya hakkı yoktur! Sizin desteklediğiniz, silah verdiğiniz, örgütlediğiniz, çıkarlarınıza hizmet eden terörist yapılar bağımsız ülkelerde vahşi katliamlara girişince neden sesiniz çıkmıyor? Sudan’da, Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da ve daha birçok mazlum coğrafyada şeytani politikalarınız sonucunda katledilen milyonlarca mazlum için niye gözyaşı dökmüyor, kınama sırasına girmiyorsunuz?
Bugün dünyaya hâkim olan güvensizliğin, kinin, nefretin, terörün, zulmün, karmaşanın, açlığın, yoksulluğun, mutsuzluğun kaynağı üç asırdır hakimiyeti ele geçirmiş olan şeytani uygarlığınızdır. Bu barbar uygarlığın başında olan sizlerin emperyalist hedefleri, işgal ve sömürü politikaları, acımasız katliamlarınız, şeytani emellerinizdir!
Siz kötülüğün ve zulmün odakları! Bırakın timsah gözyaşları dökmeyi! Dökülen her masum kanın sorumlusu sizsiniz! Ve sizlerin beli kırılmadan, pis elleriniz mazlum coğrafyalardan kesilmeden, emelleriniz kursaklarınızda bırakılmadan dünya asla huzur, adalet, barış, güven yüzü görmeyecektir!