Güncel

Sonumuz hayrolsun: Yunuslara denizde ''oturma'' hakkı, insanlara ölüm

Bir yanda yunuslara hukuki statü kazandırmak için kampanyalar yürütülüyor, diğer yanda göçmenler aynı denizlerde hayatlarını kaybediyor. Hak mücadelesi, insan ile hayvan arasında çarpıcı bir çelişkiyle yüzleşiyor.

Abone Ol

Bir yanda Avrupa kıyılarında göçmen botları batıyor, ölümler artıyor; Fransa’da güvenlik güçlerinin şişme botları bıçakla deldiği iddiaları gündemi sarsıyor. Diğer yandaysa Güney Kore'nin Jeju Adası açıklarında yaşayan yunuslara “yasal kişi” statüsü kazandırmak için kampanyalar yürütülüyor.

Jeju’da yerel çevreciler, turist tekneleri ve kirlilik nedeniyle tehdit altındaki şişe burunlu yunusları korumak için hukuk zemininde tarihi bir adım atmaya hazırlanıyor. Yaklaşık 130 bireyden oluşan bu hassas popülasyon için “hukuki kişilik” statüsü talep ediliyor. Böylece, zarar veren kişi ya da kuruluşlara karşı yasal işlem başlatılabilecek.

Ancak aynı denizlerde, farklı kıtalarda bambaşka bir hikâye yazılıyor. Avrupa'ya ulaşmak isteyen binlerce göçmen, Akdeniz’in ölümcül sularında hayatını kaybediyor. Son haftalarda özellikle Fransa’da, güvenlik güçlerinin göçmen teknelerini bilerek deldiği yönündeki raporlar, insan hakları savunucularını ayağa kaldırdı. Uluslararası hukukçular, bu eylemlerin "doğrudan hayat tehdit eden" bir şiddet biçimi olduğunu belirtiyor.

Bu iki çelişkili gelişme aynı zaman diliminde yaşanıyor.

Marine Animal Research and Conservation (Marc) adlı STK’dan Miyeon Kim, yunuslara kişilik hakkı tanınmasının onların yaşam alanlarını korumak için bir yol olduğunu belirtiyor. Oysa Akdeniz’de yaşananlar, insan yaşamının bile sistematik olarak değersizleştirildiğini ortaya koyuyor.