Son Devrim ve Son Devrimci

Abone Ol

Devrimlerle iştigal edenler, aşağıda sıralanan son üç devrimin insanlık tarihi üzerinde büyük tesiri olduğunu söylerler.

1- 1789 Fransız Devrimi

2- 1917 Rus Devrimi

3- 1979 İran Devrimi

Fransız devrimi ile Dünya’ya milliyetçi akımlar yayıldı. Başta Osmanlı olmak üzere çok uluslu bazı imparatorluklar tarihe karıştı. Milliyetçiliğin ulus ismi ile menfi bir yola evirilmesi sonucu İslam ülkeleri paramparça oldu. Bu nedenle devrimin en büyük zararı İslam ülkelerinde gerçekleşti. Çünkü ümmet bilinci zedelendi.

Rus devrimi, bazı coğrafyalarda kapitalizme karşı sosyalizmin hakimiyetini beraberinde getirdi. Söylemleri ilk etapta kulağa hoş geliyordu. Eşit üretim, eşit paylaşım gibi spot cümleler mazlumların dikkatini celp ediyordu. Milliyetçilik ile karışan kısmına “Nasyonal sosyalizm” dendi. Bir sonraki aşaması “Komünizm” idi ama bir türlü gerçekleşmedi.

Bu devrimin de İslam ülkelerinde yıkıcı bir etkisi oldu. Çünkü bu ideoloji, emperyalizmin İslam ülkelerini sekülerleştirmek için kullandıkları bir aparat haline geldi. Mazlumdan yana görünür tavrı nedeniyle Müslüman gençlerin bir kısmı bu akıma kapıldılar. Böylece akidevi bir tahribat meydana geldi.

Görüldüğü üzere ilk iki devrimin İslam ülkelerindeki olumsuz sirayetinden bahsettik. Zaman, İslam Ordularının düşman kalelerinin önünde göründüklerinde, kapıların ardına kadar açıldığı zaman değildi artık. Çünkü 19. yüzyılda İslam Şeriatının yeryüzünde uygulanmadığı ve emperyalistlerce dimağlardan silinmeye çalışıldığı bir dönemdi.

Ulus fikri her yere sirayet etmiş, Müslümanlar fikri ihtilaflarının yanında bir de kavmi çatışmalara girmişti. Ümmet teknesinin içinde yoğrulan Kürt, Türk, Arap, Fars vb. İslam halkları, milli çıkarlar uğruna birbirlerinin boğazını sıkar hale getirilmişti. Biri diğerine zulüm ediyordu.

Yıllarca İslam medeniyetine beşiklik eden bu coğrafyada, İslam garip hale gelmişti. Bu hale getirilen coğrafyamız, yenilmeye hazır iştah kabartan bir yemek gibi sarı saçlı mavi gözlü ırkın önündeki sofraya serilmişti.

İşte böyle bir dünyada İran’da, Kum kentinde, devrimlerin çağının gerilerde kaldığı iddia edildiği dönemde, bir devrimci yetişiyordu. Bu kişi son devrimci olarak adlandırılan İmam Humeyni idi. Yaptığı devrim ile İran’daki şahlık rejimini yıkmış ve İran’ın isminin yanına İslam kelimesini yerleştirmişti.

Şah tahtını korumak için katliamlar yapmaktan çekinmiyordu. “15 Hordad” diye bilinen müthiş bir kalabalığın katıldığı protesto eyleminde vur emri ile birlikte ateş eden güvenlik kuvvetleri, 15 bin İranlıyı katletti. Ancak devrim hususunda karar kesindi. Zafer ile neticelenecek kıyam sürdürülecekti.

İran Şah’ı tamamen ABD’nin kontrolüne girmişti. Arkasındaki desteğe güvenen Şah katliam yapmaya devam ediyordu. Ancak bütün İran coğrafyasında halk ayağa kalkmıştı. Meydanlar hınca hınç doluyordu. Artık ayaklanma doruk noktasına ulaşmıştı.

Paris’te bir İranlının evine yerleşen İmam, oradan kıyamı idare ediyordu. Kıyam çok büyük kitleleri sürüklüyordu. Şah bu mahşeri kalabalıkla baş edemeyeceğini anlayınca, 15 Ocak 1979’da İran’ı terk etti. İmam, İran’a geri döndü. Böylece devrim gerçekleşmiş oldu.

Halkları Müslüman olup idarecileri Batı yanlısı olan İslam ülkeleri, kendi ülkelerine devrimin ihracından epey endişe duydular. Bu nedenle ABD’nin koruyucu şemsiyesi (!) altına sığınmayı uygun gördüler.

Bu yıl 46. yıldönümü kutlanan devrim, devletlerin yönetiminde İslam’ın icrasını göstermesi açısından önemlidir.