Gazze’de “ateşkes sevincinin” konuşulduğu bugünlerde herkes meseleye ihtiyatlı yaklaşıyor. Zira siyonist israil ve onun destekçisi ABD’nin şovmen başkanına güvenilmeyeceğini biliyor. Bu atmosferde bile bir şeyin ıskalanmamsı gerekir: İçimizdeki Siyonistler…
Sumud Filosu dönüşü gemilerde bulunan vatandaşların anlattıkları herkesi şok etti. Türkiye vatandaşı olup da Siyonistlerin askerliğini yapanlar… Bununla yetinmeyip tamamıyla masum duygularla Gazze’ye ulaşmaya çalışan vatandaşlara hakaret etmeleri ve onları tartaklamaları…
Sumud Filosu’yla bir kez daha anlaşıldı ki aramızda katliamcı siyonist askerler var. Çifte vatandaş kimlikleriyle burada sefa sürerken Gazze’de katliam yapanlar var. Birileri bunu saklamak istese de artık mızrak çuvala sığmıyor ve herkes artık bu gerçekliği biliyor.
Hatırlayın, siyonist israilin sözde savunma bakanlığı Gazze’ye kara harekâtı için yaptığı çağrıda farklı ülkelerden masum insanları katletmek üzere israile giden yedek askerler kameralar önünde propaganda mesajları vererek uçaklara bindiler.
Aynı çağrıda Türkiye’den israile gidenler ise sessiz ve sinsice hareket ettiler. Özellikle büyük şehirlerde ikamet eden Türkiye vatandaşı Yahudiler siyonist israilin doğal vatandaşı olduğu için oraya gidip askerlik yapıyorlar. Hatta Gazze’de savaşmak için gönüllü olarak başvuranlardan bahsediliyor.
Sumud Filosu’nda bulunan vatandaşların anlattıkları ise bu söylenilen iddiaların mücessem hali oldu. Siyonistlere askerlik yapan ve masum sivilleri katleden bu sadist ruhluların, hiçbir şey olmamış gibi Türkiye’ye gelip hayatlarını sürdürmeleri bu ülke için bir utançtır.
Diğer taraftan çifte vatandaş olan Yahudiler Türkiye içerisinde de güvenlik riski oluşturuyor. Siyonistlerin son İran saldırısında MOSSAD ajanlarının içerden ne kadar istihbarat ve lojistik destek sağladığını hepimiz gördük. Türkiye içerisinde çifte vatandaş olan Yahudiler üzerinden MOSSAD faaliyetlerinin varlığı iç güvenlik riskini de barındırıyor. Yani bugün Türkiye’den gidip israil ordusunda görev yapan çifte vatandaşların MOSSAD casusu olma olasılığı da çok yüksektir.
İşgal rejimi siyonist devlete koşa koşa gidenler ve çoluk çocuk katletmekten çekinmeyenler hiçbir Müslümandan yana olmayacağı gibi bizden yana da olamazlar. Böyle bir geçeklik ortadayken haklı olarak vatandaş şu soruları soruyor:
1-Terör devleti israil, Gazze’yi işgal ettiği günden beri Türkiye’den kaç çifte vatandaş israile gitti?
2- israile giden “çifte vatandaşların” orada neler yaptığı takip edildi mi?
3- Siyonistlerin ordusunda işgale katılanların Türkiye’ye girmelerine izin veriliyor mu?
Sonuç olarak; Sumud Filosu’yla çifte vatandaşlık gerçeği ortaya çıkmışken hükümet tarafından net bir adım atılması bekleniyor. Birçok Avrupa ülkesinde çifte vatandaş olan israil askerleri hakkında yasal işlemler başlatıldı. Bu konuda Türkiye’de yargı mekanizmasının işletilmemesi vicdan sahibi herkesi kahrediyor. Aslında şu an kamuoyunu rahatlatacak bir denklem var. Bu denklem, uzun zamandır tasarı halinde mecliste bekletilen HÜDA PAR’ın Yahudilerle ilgili çifte vatandaşlık kanunun yasallaşmasıdır. HÜDA PAR’ın, çifte vatandaş olup da soykırımcı olan israil askerlerinin yargılanması ve vatandaşlıktan çıkarılması teklifi hayati önem taşıyor.