LİDERLER KINAMA METNİ YAZARKEN İSRAİL GAZZE’YE HAREKÂT BAŞLATTI
İslam dünyası liderlerinin Katar'ın başkenti Doha’da İslam İşbirliği Teşkilatı’nın acil koduyla bir araya geldiği ve somut adım atmak yerine işgalci siyonistleri kınamakla yetindiği saatlerde, Gazze’de kara bir sayfa daha açıldı. İslam ülkelerinin liderlerinin kınama metnini okuduğu esnada işgal ordusu, Gazze Şeridi’ni tamamen kontrol altına almayı hedefleyen kapsamlı kara harekâtını başlattı. Gece saatlerinde başlattığı yoğun hava saldırısı sonrası tanklarla şehir merkezine girdiği, şiddetli bombardımanın Tel Aviv’den bile duyulduğu bildirildi. İşgalcilerin saldırılarında onlarca kişi şehid olurken İlk belirlemelere göre 12 kişi hayatını kaybederken, en az 50 kişi yaralandı.
KATİL KATZ’DAN "GAZZE YANIYOR" PAYLAŞIMI
Gazze’ye dönük başlatılan kapsamlı işgali "Gazze yanıyor." Başlığıyla duyuran işgalcilerin sözde savunma bakanı Yisrael Katz, Hamas'ın "yenilgiye uğratılması" ve israilli esirlerin serbest kalmasını sağlamak için ordunun kente "demir yumrukla" saldırdığını ifade etti.
ABD'DEN İŞGALE DESTEK, HAMAS'A TEHDİT!
Geçtiğimiz gün ağlama duvarı önünde Katil Netenyahu ile dua pozları veren ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, siyonist rejime verdiği destek ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada HAMAS'a "çok kısa bir süre içinde silah bırakması" tehdidinde bulundu. Rubio, açıklamasında Gazze'deki saldırılara da açık destek verdi. Rubio, "Önceliğimiz krizin müzakereyle çözülmesi ve HAMAS'ın silah bırakmasıdır" ifadelerini kullandı. Ancak HAMAS’ı hedef alarak "Bazen barbar bir grupla karşı karşıya kaldığınızda bu mümkün olmuyor" sözleriyle saldırgan üslubunu sürdürdü.
GAZZE’DE İNSANLIK DRAMI BİTMİYOR
İşgal ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki bölgelere yönelik başlattığı kara harekatı zorunlu tahliye uyarıları, bölge halkını çaresiz bırakıyor. Gazzeliler ölüm riskine ve açlığa rağmen yanlarına alabildikleri birkaç parça eşyayla gece gündüz demeden Gazze'nin güneyine doğru göç etmek zorunda kalıyor. Saldırılar ve tahliye emirleri nedeniyle binlerce Gazzeli yaşamlarını sürdürdükleri evlerini ve kaldıkları çadırlarını terk ederek daha güvenli olduğu düşünülen güney bölgelerine yöneliyor. Bu zorunlu göç sırasında, halk temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekerken, yeni bir insani krizin eşiğinde olunduğu belirtiliyor.