Şimdi de ÖTV Zammı!

Abone Ol

Bugünlerde basında yer alan ve tepki çeken bir kanun teklifi, vatandaşı derinden endişelendiriyor.

Otomotiv sektöründe uzun süredir gündemde olan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) matrah düzenlemesine ilişkin teklif, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Motorlu taşıtların ÖTV matrahları ve oranları değiştiriliyor.

Teklif komisyondan geçti. Yakında Genel Kurul’da oylanır ve olduğu gibi yürürlüğe girerse şayet, arazi taşıtlarına uygulanan ÖTV oranı %4’ten %50’ye yükseltilecek.

Motor silindir hacmine ve elektrik motor gücüne göre uygulanan ÖTV oranının alt sınırı da %45’ten %80’e çıkarılmış olacak.

Malum olduğu üzere, özel tüketim vergisiyle ilgili çalışmalar 1993 yılında başlamış; hazırlanan kanun tasarısı 1996 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştu. Yapılan düzenlemelerle birlikte, 2002 yılının Mayıs ayında Meclis’e sunulan tasarı kabul edilmiş ve Özel Tüketim Vergisi Kanunu, 12.06.2002 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak 01.08.2002’den itibaren yürürlüğe girmişti.

Bu Kanun ile 16 adet dolaylı vergi yürürlükten kaldırılmış; bu vergiler tek kalem altında toplanmış ve özel tüketim vergisi uygulamaya alınmıştır.

ÖTV kapsamına giren mallar 4 ayrı listede toplanmıştır. Bunları; akaryakıt, motorlu taşıtlar, kolalı ve alkollü içecekler ile tütün mamulleri ve dayanıklı tüketim malları ile “lüks” olarak adlandırılan tüketim malları şeklinde özetlemek mümkündür.

ÖTV, KDV’den farklı olarak tek aşamalı bir vergidir ve tek bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisapta tahsil edilir.

Bir seferliğine alınan bu verginin, bütün ekonomik hayatı derinden etkilediği de ortadadır.

Araç, akaryakıt, telefon, bilgisayar ve aklınıza gelen neredeyse her şey ÖTV’ye tabidir. Böyle olunca da pahalılık aldı başını gidiyor.

Yüksek otoyol ücretleri, yapay zekâ destekli radarlarla kesilen astronomik trafik cezaları ve şimdi de ÖTV matrah düzenlemesiyle; vatandaşın adeta eldeki avuçtaki parasının gaspı anlamına gelebilecek bu düzenleme, çok ama çok düşündürüyor.

Bilinmeli ki, vergi çeşitleri ve oranları arttıkça halkın alım gücü olumsuz etkilenir. Piyasadaki hareket azaldıkça da bereket kalmaz; çünkü harekette bereket vardır.

Yine bilinmeli ki, milletten alınan vergiler azar azar alınırsa da yekûnu çoktur ve buna göre halkın alışveriş şevki fazla olur. Vergiler arttıkça, alışverişin hem şevki hem de gücü kalmaz. Böylece hem vatandaş hem de devlet birlikte kaybeder.

İbn Haldun’un da ifade ettiği gibi:

“Ağır ve yüksek oranlı vergiler, yöneticilerin beklediklerinden daha az vergi tahsilatına yol açar.”

Yani aslında, daha fazla bir gelir elde edilmiş olmuyor.

Millet, elindeki varını yoğunu satıp yüksek vergilere ödeme zorunda kaldığında; ortada ne ekonomi kalır ne refah kalır ne de yönetim ve iktidar kalır.

Onun için, bu yanlış adımları atmaktan artık vazgeçin!