Bugün yeryüzünün şeytanı olan israil ve Amerika'ya atılan her taş saygındır ve taş atan her el öpülür.
israil mutlak kötülüktür, Amerika ise mutlak kötülüğü destekleyen en büyük şer güçtür.
Küresel şer güçler, tüm insanlık için büyük bir tehdittir. Uluslararası hiçbir kural tanımayan, istediği her şeyi alma ve istediği ülkeye ve halka, herhangi bir bahane ile saldırmayı kendisine hak olarak gören şer ekseni, tüm insanlığı tedirgin etmektedir.
Bir ülke saldırıya uğradığı zaman, acaba sıra hangi ülkede diye tüm dünya halkları tedirgin olmaktadır.
Bu tehdit bütün insanlığa yöneliktir. O halde; tüm insanlık beraberce bu tehdit ile mücadele etmelidir.
Küresel haydut Amerika, insanlık tarihinde nükleer silahı ilk ve tek kullanan ülke olduğu halde, nükleer silah bahanesi ile bağımsız bir ülke olan İran'a saldırmıştır. Dünya ülkeleri bu gibi hadiselere karşı ortak bir tavır koymaz ise, küresel şer sistemin çıkarlarına aykırı hareket eden herhangi bir ülke herhangi bir gerekçe ile hedef alınabilir. Her ülke emperyalist çarklar arasında tek tek öğütülür.
Artık dünya, tek kutuplu bir dünya sisteminden kurtulmalıdır.
Müslümanlar, dünya siyasetinde bir kutup olmaya ve insanlığa ümit olmaya çalışmalıdır. Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana dünyayı teslim alan zalimlerin sistemleri bozulmalıdır. Müslümanlar bu güce erişinceye kadar da denge politikası çerçevesinde oluşturulacak diğer bloka destek vermelidir. Egemen küresel şer güçlere kölelik, dünya halklarının kaderi değildir. Artık bu düzeni değiştirmenin yolları aranmalıdır.
Zulüm üzerine inşa edilmiş bugünkü dünya düzeni, insanların köleliğini ve ülkelerin sömürge haline getirilmesini amaçlamaktadır. Zaman içerisinde metotlar değişse de temel hedef budur.
Özellikle İran tecrübesinden sonra şu gerçek ortaya çıkmıştır:
Tüm Müslüman ülkeler ya ortak tavır ortaya koyarlar ya da herhangi bir bahane ile şer güçlerin saldırısına açık olurlar.
Bugün Amerika'nın saldırısından muaf gibi görünen ülkeler, Amerika'ya tarihin görmediği ölçüde büyük haraçlar ödeyip sadece günü kurtarmaktadır. ABD her sıkıştıkça bu haraçları almaya devam edecektir.
Nispeten bağımsız bir politika takip edenler veya Amerika'yı tatmin edecek zenginliği bulunmayan ülkeler ise daha ciddi bir tehdit altındadır.
Bu ülkeler bölgesel paktlar kurmaya ve kaynakları ile biri birini beslemeye muhtaçtır.
Şii-Sünni demeden tüm ülkeler zaman geçirmeden ve geç olmadan bir oluşumun temelini atmak zorundadır.
İslam işbirliği teşkilatı da ya gerçekten işlevsel hale getirilip kınama makamı olmaktan çıkarılmalı ya da uluslararası anti emperyalist ülkelere de açık olan bir oluşumun merkezinde yer almalıdır.
Her türlü olumsuzluğa rağmen, İslam ülkelerinin bu potansiyeli vardır.
Bu ümmet, tarih içerisinde çok çok daha kötü günler yaşamış ama düştüğü yerden ayağa kalkmasını bilmiştir. Örneğin;
Moğol ve Haçlı saldırıları esnasında onlarca sene esaret altında kalmış ve yüz binlerce Müslüman katledildiği halde küllerinden yeniden doğmuş ve ayağa kalkmasını bilmiştir.
İslam Ümmeti'nin tarihte hangi dinamiklere dayanarak ayağa kalktığı ve esaret zincirlerini kırdığı çok iyi incelenmelidir.