Gazze direniş tarihinde bazı isimler vardır ki yüzleri bilinmez, sesleri duyulmaz; ancak attıkları adımlar savaşın seyrini değiştirir. Şehit Muhammed Sinvar, bu isimlerin en belirgin örneklerinden biri olarak kayda geçti.

Kassam Tugayları'nın, 1987'de başlayan silahlı mücadelesinde "Genelkurmay Başkanı" unvanını taşıyan ikinci komutan olan Sinvar, askeri bir figürden öte, direnişin aklını temsil eden isimlerden biri oldu.

1992 yılında Kassam Tugayları'na katılan Muhammed Sinvar, daha ilk günden itibaren mutlak gizlilik ilkesini benimsedi. Şehit Muhammed ed-Dayf'ın çizgisini takip ederek kameralardan, mikrofonlardan ve kamuoyundan bilinçli şekilde uzak durdu. Bu tercih, bir kişisel karakter özelliği değil; bilinçli bir askeri stratejinin parçasıydı. Zira Sinvar'a göre komutanın görünmesi değil, etkisinin hissedilmesi esastı.

İstihbarat körlüğü: Siyonist rejimin aşamadığı duvar

Siyonist rejimin güvenlik ve istihbarat kurumları, yıllar boyunca Muhammed Sinvar'a dair somut veri üretmekte başarısız oldu. Ne net bir fotoğraf ne güncel bir konum ne de davranış kalıplarına dair sağlam bir profil oluşturabildiler. Bu durum, yalnızca kişisel bir gizlenme becerisinin değil; kurumsal bir güvenlik aklının ürünüydü.

Sinvar'ın, sıradan araçlar kullanması, zaman zaman toplu taşıma benzeri vasıtalarla hareket etmesi ve bilinen adresine dahi kontrollü şekilde girip çıkması, sahadaki disiplinini ortaya koyuyordu. Onun için güvenlik, bireysel değil kolektif bir sorumluluktu.

"Aksa Tufanı" öncesi sessiz uyarı

Operasyondan yaklaşık bir yıl önce Gazze'de sınırlı bir çevreyle yaptığı görüşmede sarf ettiği şu sözler, bugün geriye dönüp bakıldığında stratejik bir öngörünün ifadesi olarak öne çıkıyor:

"Esirler kapılar zorlanmadan özgür olmaz."

Bu cümle, diplomatik süreçlere duyulan güvensizliğin değil; sahada güç dengesi kurulmadan hiçbir kazanım elde edilemeyeceği yönündeki askeri realizmin ifadesiydi. 7 Ekim 2023'te başlayan "Aksa Tufanı", bu yaklaşımın sahaya yansıması oldu.

Sahada olan bir genelkurmay başkanı

Muhammed Sinvar, masa başı komutanlardan değildi. 2014'teki saldırılarda Han Yunus Tugayı komutanı olarak doğrudan çatışmalara katıldı. İşgalcilerle girilen bu çatışmalarda onlarca askerin öldüğü ve yaralandığı süreçte aktif rol aldı. Aynı dönemde aldığı ağır yaraya rağmen sahadan kopmadı; bu yaralanmanın izlerini ömrü boyunca taşıdı.

Onun askeri anlayışında komutan, cepheden uzak duran bir yönetici değil; cepheyi bilen, riski paylaşan ve kararlarını sahadaki gerçekliğe göre alan bir figürdü.

Aksa Tufanı'nın görünmeyen mimarı

"Aksa Tufanı"nın askeri altyapısı, uzun yıllara yayılan sabırlı bir hazırlığın sonucuydu.

Sinvar'ın askeri üretim birimlerinden talep ettiği özel roketler, ilk aşamada sıradan bir mühimmat talebi gibi görüldü. Ancak 7 Ekim sabahı binlerce roketin eş zamanlı olarak ateşlenmesiyle, bu mühendisliğin ölçeği ortaya çıktı.

Bu saldırı, yalnızca askeri değil; psikolojik ve stratejik bir kırılmaye neden oldu. İşgalcilerin "mutlak güvenlik" algısı yerle bir oldu.

Kurumsallaşan direnişin inşası

Muhammed Sinvar'ın en önemli katkılarından biri, Kassam Tugayları'nın kurumsal kapasitesini artırmasıydı.

Güvenli iç haberleşme ağları, askeri kalite kontrol birimleri ve idari düzenlemeler, onun liderliğinde hayata geçirildi. Bu adımlar, direnişi yalnızca bugünün değil, geleceğin savaşlarına da hazırlayan yapısal hamlelerdi.

İbraniceyi ileri düzeyde öğrenmesi, işgalcilerin siyasi ve askeri dilini içeriden analiz etme çabasının bir yansımasıydı.

Sinvar, düşmanını yalnızca silahla değil, bilgiyle de tanımak gerektiğine inanıyordu.

Sessiz bir hayat, yüksek bir etki

30 yılı aşkın süre boyunca gölgede kalan Muhammed Sinvar, ardında yüksek sesli açıklamalar değil; sahada karşılığı olan sonuçlar bıraktı.

Onun şehadeti, Kassam Tugayları için bir kayıp olduğu kadar, bıraktığı askeri miras sayesinde sürekliliği garanti altına alınmış bir çizginin de göstergesi oldu.

Bugün Gazze'de direniş hâlâ ayaktaysa, bunun arkasında adı az bilinen ama etkisi derin olan komutanların payı büyük. Şehit Muhammed Sinvar, bu isimler arasında özel bir yerde duruyor.

Kaynak: İLKHA