Moskova’dan gelen tehditlerin artması ve Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşüyle birlikte geleneksel Amerikan güvenlik garantilerinin sorgulanması, Avrupa'yı yeni bir stratejik düşünce evresine itti. Bu dönemin temelini ise öz güvenliğe dayalı, kolektif caydırıcılık sistemi oluşturuyor. Fransız-İngiliz açıklaması, yalnızca Ukrayna savaşının yol açtığı varoluşsal kaygılara değil, gelecekte "Avrupa nükleer bağımsızlığı" olarak adlandırılabilecek bir sürecin başlangıcına da işaret ediyor.

Emsalsiz Açıklama
Fransa ve İngiltere, Avrupa’nın güvenliğine yönelik herhangi bir nükleer tehdide karşı ortak bir nükleer caydırıcılık mekanizması geliştirmek amacıyla nükleer kapasitelerini koordine edeceklerini açıkladılar. Bu iş birliği, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in Londra’da imzalayacakları ortak bir anlaşmayla taçlanacak.

Bu adım, özellikle Rusya kaynaklı tehditlere karşı bir yanıt niteliği taşıyor. Ukrayna’daki savaşın doğrudan Avrupa'yı hedef aldığı algısı, kıtada güvenlik endişelerini en üst seviyeye çıkarmış durumda.

Her ne kadar Rusya’nın nükleer kapasitesi Fransız-İngiliz kapasitesinden çok daha büyük olsa da, bu yeni caydırıcılık hamlesi niceliksel bir denge kurma amacı taşımıyor. Amaç, Moskova’ya psikolojik ve siyasi bir mesaj göndermek: “Seçeneksiz değiliz.”

Muhabir: Huseyin Gizli