DEM parti heyetinin, İmralı’dan getirdiği mesajla, PKK’nin ömrünü tamamladığını ve silah bırakarak kendini feshetmesi gerektiğini duyurdular. Aslında bu marksist örgüt, çok daha önce ömrünü tamamlamıştı. Dünyanın her yerinde bu tip marksist örgütler çoktan tarihin çöplüğüne atılmasına rağmen, batının bir projesi olarak Kürtlere dayatıldı, ideolojisi çoktan kokuşmuş ve çöp olmuş bu düşünce, Kürt gençlerinin imhası için özel olarak yeniden tedavüle konulmuştu.
Ancak bu marksist örgüte verilen esas görev ise Kürt halkının dinsizleştirilmesiydi. Dindarlıkları ile bilinen bu kadim halk, tarih süreci içerisinde İslam’a çok büyük hizmetlerde bulunmuş ve bu uğurda ağır bedeller ödemiştir. Batılılar, bu halk üzerinde çok büyük toplumsal mühendislikler yaparak projeler hazırladılar. Bu projeyi de; Komünizm üzerine milliyetçilik sosu ekleyerek PKK eliyle uygulamaya koydular.
Kürtlerin esas kimliği olan inanç değerlerinden alıkonularak, kendilerine ‘sadık hizmetkâr’ kılacakları bu projeyle ‘bir taşla çok sayıda kuş öldürme’ planını hayata geçirdiler. İlk hedefleri Kürtleri marksist ideoloji ile gençlerini dinsizleştirmekti. Bunu nispeten başardılar. Sonra ‘Kürt Milliyetçiliği’ adı altında sosyalizm düşüncesini yaymaya çalıştılar, katliamlarla Kürtlere en büyük acıları yaşattılar. Daha sonra on binlerce Kürt gencinin ‘bir hiç uğruna’ imhasına başladılar.
Sadece iç infazda 15.000’den fazla genci öldürdüler. Hendek olaylarında 10.000’e yakın insanı hendeklere gömdüler. 40 yıllık süreçte on binlerce sivil insanı öldürdüler ve daha fazlasını yaraladılar, sakat bıraktılar. Kanla beslenen bu yapının, aslında çok daha önce ömrünü tamamlamıştı. Ancak batının ve Türkiye üzerinde farklı emelleri olanlar, bu örgütün ayakta kalması için devasa yardımlarda bulundular. Ancak gelinen noktada kendini feshetmekten başka yol da kalmamıştır.
Suriye ve Ortadoğu’daki gelişmeler, önümüzdeki dönemde karşımıza çıkması muhtemel darboğazlar ve dünyadaki yeni dengeler, bu sorunun acilen çözülmesi gerektiğini ortaya koymuştur. MHP’nin özellikle bu süreçte inisiyatif alarak yol alması, önümüzdeki dönemde ani ve etkili bir şekilde karşımıza çıkacak/çıkarılacak yeni sorunlara karşı, içten daha sorunsuz ve birlik halinde yola devam etmeyi elzem kılmaktadır.
Silah, güvensizlik ve kaos; sorunların çözümü önünde, her zaman en büyük engel olarak durmuştur. Kürt sorunu önündeki en büyük engel de bu silah ve beraberinde getirdiği kaos ortamı olmuştur. Bu tür zeminlerde sapla saman birbirine karıştırılır, iletişim yolları bilinçli bir şekilde birileri tarafından baltalanır ve akıl devre dışı bırakılarak ‘hissiyat’ ön plana çıkarılır. İnsan cenazeleri gelince de ayrılıklar düşmanlıklara dönüşür, ‘proje uygulayıcıları’ da amacına ulaşmış olur.
Kürt sorununun, PKK sorunuyla karıştırılması veya özdeşleştirilmesi bazı mihraklarca bilinçli bir şekilde sürdürüldü. Çözümsüzlüğe mahkûm edildi. Bundan nemalanan karanlık odaklar yıllarca devlet aklını esir alarak; ülkemizin, bölgesinde lider olması bir tarafa, kendi iç sorunlarıyla belini doğrultmaması hedeflenmişti. Ama artık yeni bir süreç işlemekte, ülkemizin kendi gerçekliği ve güçlü oluşuyla bu anlamsız sınırlandırmayı ortadan kaldırdığı görülmektedir.
PKK sorununun ortadan kalkmasıyla, Kürt sorunun da çözümü noktasında daha cesur ve mantıklı adımların atılacağı görülmektedir. Ülkemiz, bu sorunun çözümüyle daha güçlü ve daha büyük olacaktır. Irkçı yaklaşımların fayda sağlamadığı gibi silah ve kaosun da fayda görülmediği net olarak anlaşıldı. O halde kardeşliğin, birlik ve beraberliğin önemi daha anlamlı hale gelmektedir.