Güncel

PKK Kürt çocuklarını nasıl yedi?

Bugün yeniden güç zehirlenmesi yaşayan ve “Kürt halkı adına devrim” iddiasıyla yola çıkan PKK, dağa çıkardığı Kürt çocuklarına ne yaptı? Önderleri Öcalan da “biz de cezalandırdık, masumlar da zarar gördü” diyerek Kürt çocuklarının hayatını nasıl yediklerini defalarca itiraf etti.

Abone Ol

İlk çözüm sürecinde güç zehirlenmesi yaşayarak önce 6-8 Ekim daha sonra da çukur katliamlarına imza atan PKK ve siyasi kanadı ikinci çözüm süreciyle birlikte yeni bir güç zehirlenmesi yaşayarak bölgedeki siyasi aktörleri hedef alıyor. Kanlı tarihini unutan PKK’nın 40 yılı aşkın geçmişi, hem içeride hem dışarıda işlenen ihlallerle dolu.

“Kürt halkının özgürlük mücadelesi” iddiasıyla sahneye çıkan PKK'nın en karanlık mekanizması iç infazlar oldu. Örgüt içinde farklı düşünen, emirleri sorgulayan ya da ideolojik çizgiden sapan her militan, “ihanet”, “ajanlık” veya “önderliğe karşı gelme” suçlamalarıyla ölümle cezalandırıldı.

Kuruluş ve ilk infazlar: 1980’lerin sonu

PKK’nın ilk döneminde, 1978-1984 arası, örgüt içindeki “disiplin” daha çok ideolojik saflaşma biçimindeydi. Ancak 1980’lerin sonlarına doğru özellikle Suriye ve Bekaa Vadisi kamplarında farklı düşünen kadrolar hedef alınmaya başladı.
O dönem PKK içinde yer almış tanıkların anlatımlarına göre, “örgüt kararıyla” birçok militan cezalandırıldı, bazıları kayboldu, bazıları sınır hattında “kaçmaya çalışırken vuruldu” denilerek infaz edildi.

Bu infazların çoğu, “disiplin ihlali” veya “örgüte ihanet” başlıkları altında yürütülüyordu.
Örgüt liderliği, kendi otoritesini pekiştirmek için ölüm cezasını bir araç haline getirmişti.

1990–1995: Tasfiye dönemi ve Lolan hattı

1990’ların başı, PKK’nın hem sahadaki varlığını hem de iç kontrolünü genişlettiği bir dönemdi.
Ancak bu genişleme, örgüt içinde fikir ayrılıklarını da beraberinde getirdi.
İşte tam bu dönemde, “tasfiye” adı altında örgüt içi infazlar sistematik hale geldi.

Birçok eski PKK yöneticisi ve militan, 1993-1995 dönemini “kanlı iç hesaplaşma yılları” olarak tanımlar.
Özellikle Lolan ve Mahmur bölgeleri, örgüt içi infazların sembolü haline geldi.
Burada “ajanlık”, “kaçmaya teşebbüs” veya “önderliği eleştirme” suçlamasıyla onlarca kişinin infaz edildiği anlatılır.
Bazı kaynaklarda, yalnızca bu bölgelerde 300’den fazla kişinin öldürüldüğü belirtilir.

Tanıklıklara göre infaz edilenlerin çoğu genç yaşta militanlardı.
Kimileri bir gece kamptan alınır, sabaha karşı kurşuna dizilirdi.
Cesetler çoğu zaman gömülmeden bırakılır, kalanlara “ihanetin sonu budur” mesajı verilirdi.

1996–1998: İç temizlik ve kadın kadroların hedef alınması

1996 sonrası dönemde, örgüt özellikle kadın militanlar ve ideolojik ayrışmalar konusunda yeni bir dalga başlattı.
“Kadın birimlerinde çözülme” ve “otoriteye itaatsizlik” iddialarıyla birçok kadın savaşçı infaz edildi.
Kamp düzenini bozan, emirleri sorgulayan ya da Öcalan’ın çizgisine “duygusal bağlamda” itiraz eden kadınlar, “örgüt içi mahkemelerde” suçlu bulunarak ortadan kaldırıldı.

Bu dönem, PKK içinde korku rejiminin zirveye ulaştığı yıllar olarak kabul edilir.

Öcalan'ın itirafları

Öcalan’ın yakalanması ve İmralı süreciyle birlikte, örgüt kamuoyuna yönelik bir “özeleştiri” söylemine geçti. Ancak bu söylem, gerçek bir yüzleşmeden çok, taktiksel bir yumuşatma hamlesiydi. Öcalan 2000’li yıllarda kaleme aldığı metinlerde “bazı infazlar gereksizdi” demiş, ancak sorumluluğu alt kademelere yüklemiştir.

1999 İmralı ifadesi (yargılama aşaması)

Öcalan, mahkemede, “Evet, bazı yoldaşlarımızı biz de cezalandırdık. Örgüt içinde yanlış yapanlar oldu, ama bunlar savaş koşullarıydı.” itirafında bulundu.

Aynı yıl savunma metni “Bir Halkı Savunmak”

Öcalan burada, “Yanlış yapanlar cezalandırılmıştır, ama bazı durumlarda masumlar da zarar görmüş olabilir. Ben de sonradan fark ettim.” diyerek itirafını sürdürdü.

2000’li yıllardaki avukat görüşmeleri

Öcalan'ın İmralı’da yaptığı görüşmelerde, “Bazı infazlar gereksizdi, ben de pişmanım. O dönem komutanlar aşırıya kaçtı, ben her şeyi kontrol edemedim.” dediği aktarılır.

Hakkı Öznur – PKK Dosyası

Yazar, arşiv kayıtları, eski militan ifadeleri ve saha tanıklıklarına dayandırdığı kitabında şöyle der:

“1981–2018 tarihleri arasında binlerce örgüt yöneticisi, üyesi ve sempatizanı ‘ajanlık, provokasyon, disiplinsizlik’suçlamalarıyla infaz edilmiştir. Bu infazların en yoğun yapıldığı yer Lolan Kampı’dır; bu bölge örgüt içinde korku sembolüdür.”

Kitapta özellikle 1987–1995 yılları “iç tasfiye dönemi” olarak tanımlanır. Öznur, infazların bizzat Öcalan’ın bilgisi dâhilinde gerçekleştiğini, hatta bazı emirlerin Şam’dan iletildiğini belirtir.

Aliza Marcus – Blood and Belief: The PKK and the Kurdish Fight for Independence (2007)

Bu eser, örgütün iç yapısını dünya kamuoyuna anlatan en ayrıntılı akademik çalışmalardan biridir. Marcus, örgüt içinden ayrılan 40’tan fazla militanla yaptığı görüşmeler sonucunda şu tespitleri yazar:

Öcalan, örgüt disiplinini sağlamak için 1980’lerin sonundan itibaren infaz mekanizmasını resmî hale getirdi. 1988–1992 arasında “ajan”, “örgüt bozucu” yaftalarıyla en az yüzlerce kişi öldürüldü.

1990’ların ortasında “Kadın ordulaşması” sürecinde bazı kadın komutanlar da “kişisel bağlılık” gerekçesiyle tasfiye edildi.
Marcus’un ifadesiyle: “Öcalan saw the purges as necessary revolutionary discipline.” (“Öcalan bu tasfiyeleri devrimci disiplinin bir gereği olarak görüyordu.”)

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) – 1993 ve 1995 Türkiye Raporları

Bu raporlar PKK’nın hem sivillere hem kendi içindeki kişilere yönelik infazlarını belgeledi.

1993 raporunda “PKK’nın işbirlikçi olduğu iddia edilen sivilleri ve bazı üyelerini yargısız infaz ettiği” açıkça yazar.

1995 raporunda ise “örgüt disiplinine uymayanların ölümle cezalandırıldığı” belirtilir.

Raporda, “örgüt içi sorgulamalar sırasında işkence, infaz ve kaybolmalar” kaydedilir.

Amnesty International – 1999 Türkiye Değerlendirmesi

Bu rapor, Öcalan yargılaması sırasında PKK’nın insan hakları ihlallerine değiniyordu.

Örgüt içindeki “disiplin infazları”nın savaş suçu kapsamına girebileceği belirtildi.

Özellikle 1990’larda kaçmak isteyen genç militanların öldürülmesinin “örgüt içi yargısız infaz” olarak tanımlanabileceği vurgulandı.

Eski PKK yöneticileri ve militan ifadeleri

Farklı dönemlerde teslim olan veya ayrılan örgüt mensuplarının ifadeleri, bu tabloyu detaylandırır:

Bazıları, “Öcalan’a karşı eleştiri yapanların infaz edilmesi emrinin doğrudan Şam’daki merkezden geldiğini” anlatmıştır.

Bir tanık ifadesinde, 1993’te Lolan’da 15 kişinin “itiraz ettikleri” gerekçesiyle kurşuna dizildiği, Öcalan’a “gereği yapılmıştır” raporu gönderildiği belirtilir.

1996’da kadın kadrolardan birinin, “duygusal yakınlaşma” gerekçesiyle örgüt kararıyla infaz edildiği aktarılır.