Son zamanlarda PKK ve onun güdümünde olan siyasi parti ve örgütlerin saflarında düzenlenen etkinliklerde İslami değerlere saldırılması ve çarşafın yırtılması, ideolojik eylem haline gelmiş durumda. Müslüman kadınların hicabı olan çarşafı ''kadın köleliğinin ve DAİŞ ideolojisinin sembolü'' şeklinde lanse ederek İslami değerlere hakaret etmeyi meşrulaştırmaya çalışan bu çevrelerin asıl amacının kadınları istismar edebilmek amacıyla alan açmaya çalışması olarak görülüyor.
PKK ve güdümündeki yapıların çarşafı ve tesettürü "DAİŞ ideolojisinin sembolü" olarak göstermeye çalışsa da çarşafın Kürtlerin hayatına girişi DAİŞ'le olmadı. Tarihçiler, çarşafın Kürt coğrafyasına Osmanlı şehir kültürünün etkisiyle girdiğini belirtiyor. 19. yüzyıl sonlarında Diyarbakır, Musul, Van ve Bitlis gibi merkezlerde görülen siyah çarşaf, zamanla şehirli Müslüman kadınların mahremiyet ve saygınlık sembolü haline geldi.
Kırsalda ise kadınlar daha renkli entariler, başörtüleri ve işlemeli kuşaklar kullanmaya devam etti. Bu durum Anadolu'daki şehirlerin yaşamlarını konu alan bilimsel ve akademik metinlerin tümünde bu şekilde geçmektedir. Örneğin bu çalışmaların birinde, Erzurum çevresindeki bir Kürt köyünde şehir alanına çıkarken kadınların çarşafa yöneldiğini rapor ediyor.
Tarihsel süreçte İran Kürdistanı ve Kuzey Horasan şehirlerinde de , dindar mahallelerde ve orta-yaş/yaşlı kuşakta chador/çarşaf kullanımına rastlanır. Irak Kürdistanı şehirlerinde de abaya/pardösü baskınken daha muhafazakâr çevrelerde de çarşaf görülür.
PKK neden çarşaf yırtıyor?
PKK ve bağlı kuruluşları bugün DAİŞ'i gerekçe göstererek çarşaf üzerine gösteriler düzenlese de karşıtlıkları yeni değil.
1978’de Marksist-Leninist bir örgüt olarak kurulan PKK, ilk yıllarından itibaren dinî sembolleri feodal baskı unsuru olarak değerlendirdi.
PKK’nın kurucu kadrosunda yer alan kadın figürler — özellikle Sakine Cansız ve Leyla Qasim gibi isimler — kadınların “çarşafı yırtarak kendi bedenleri ve yaşamları üzerinde söz hakkı kazanmasını” devrimci bir adım olarak tanımladı.
PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın 1993 tarihli Kadın ve Aile Sorunu adlı kitabında şu ifade yer alıyor:
“Kadının üzerindeki siyah örtü, yüzyılların esaretini simgeler. Kadın, o örtüyü yırtmadan özgürlüğe ulaşamaz.”
Bu anlayış, 1990’larda PKK’nın ideolojisine dönüştü. O dönemden itibaren örgüt içinde çarşaf, yalnızca bir kıyafet değil, ideolojik bir karşıtlık nesnesi haline geldi.
Şimdi ise Rojava’da çarşaflarını çıkaran veya yakan kadınların görüntüleri, YPJ ve PYD medyasında “özgürlüğün sembolü, DAİŞ'ten kurtuluş” olarak servis ediliyor.