Araştırmacı Simon Andreas Schuering, piramidin devasa bloklarının binlerce işçi tarafından dış rampalar üzerinden çekildiği geleneksel model yerine, piramidin içerisine kurulmuş mekanik bir kaldırma sistemiyle –karşı ağırlıklar ve taş makaralar kullanılarak– içeriden dışarıya doğru inşa edildiğini öne sürüyor.

Bu teori, yüzyıllardır yanıtlanamayan temel sorulara yeni açıklamalar getiriyor:
• 60 tonluk bloklar nasıl bu kadar yüksek noktalara taşındı?
• Eğer dış rampalar kullanıldıysa, neden hiçbir kalıntı günümüze ulaşmadı?
• Böylesine büyük bir projenin kısa bir sürede sabit bir hızla ilerlemesi nasıl mümkün oldu?

Araştırmaya göre piramidin içindeki koridorlar ve boşluklar, ritüel amaçlı geçitler değil; entegre bir kaldırma mekanizmasının parçalarıydı. Bu boşlukların açıları, taş rampaların pürüzsüz yüzeyleri ve iç geometrisi, büyük karşı ağırlıkların belirli bir düzen içinde hareket etmesine uygun. Bu hareket, ağır blokları yukarı çekebilecek büyüklükte bir çekme kuvveti üretiyor; tıpkı makaralı bir sistemde yük ile karşı ağırlığın dengesi gibi.

Piramidin ortasındaki küçük boş odanın ise halatların üzerinden geçirildiği taş ya da ahşap millerin bulunduğu bir istasyon olarak kullanılmış olabileceği düşünülüyor. Tüm sistem piramidin içinde çalışıyor; inşa ilerledikçe geçici elemanlar kaldırılıyor ve yapı dışarı doğru büyüyor. Böylece devasa dış rampalara ihtiyaç ortadan kalkıyor.

Geleneksel rampalı teoriler, uzun süredir pratik sorunlarla karşı karşıyaydı. 146 metre yüksekliğe ulaşacak bir rampanın eğimini koruyabilmesi için iki kilometreden uzun olması gerekiyor. Buna rağmen çevrede bu rampalara dair hiçbir iz yok. Üstelik piramidin geometrik hassasiyeti, köşe açıları ve yüzey düzgünlüğü, çok daha kontrollü bir mühendislik sürecine işaret ediyor.

Schuering, karşı ağırlık sistemlerinin birçok eski uygarlıkta bilindiğini hatırlatıyor ve Eski Mısır’ın kendi versiyonunu geliştirmesinin şaşırtıcı olmayacağını söylüyor. Zira o dönemde mühendislik bilgisi çoğunlukla sözlü aktarılıyordu; obelisklerin veya dev heykellerin nasıl dikildiğine dair hiçbir yazılı kayıt yok, fakat yapılar ortada.

Buna karşın teori kesin bir sonuç sunmuyor. Bazı akademisyenler, iç koridorlarda makaralara veya halatlara dair açık izlerin bulunmamasını önemli bir eksiklik olarak görüyor. Organik malzemelerin 4500 yıl boyunca bozulmuş olması beklenebilir, ancak taş yüzeylerde bile belirgin sürtünme izlerinin bulunmaması soru işaretleri yaratıyor. Schuering ise yeni lazer ve dalga tabanlı taramaların iç boşluklara dair daha net bilgi verebileceğini savunuyor.

Eğer teori doğrulanırsa, Eski Mısır mimarisine ilişkin tarih yorumları yeniden şekillenebilir. Bu durumda piramidin yapımı, salt insan gücüne dayalı bir çabanın ötesine geçerek, ağırlık, açı ve sürtünme gibi fiziksel ilkelerin ustalıkla uygulandığı gelişmiş bir mühendislik başarısı olarak görülecek.

Muhabir: Mehmet Yaman