Şehrimin caddelerinde, bir müzik grubu için Avrupa'dan gelmiş insanlar gördüm. Giyim tarzları ve davranışlarıyla Batı taklitçiliğinin kölesi oldukları apaçık belli olan bu kişilerin, kurtarıcısı iddiasında oldukları kendi öz kültürlerine karşı duydukları iğreti, gerçekten tiksindiriciydi. Avrupa taklitçiliği, her zerrelerine işlemiş ve onları çok çirkin yapmıştı. Ama onlar bunun farkında değillerdi. Aksine kendilerini, zihinlerinin içindeki birikimin düzeyi ile değil, sadece Avrupa’da yaşamış olmak nedeniyle üstün görüyorlardı. Acaba Avrupa’da yaşıyor olmak, bir insanda neden üstünlük duygusu oluşturuyor olabilir?
“Zihin” ve “iman” insanın en güçlü vasıflarıdır. Her şey zihin aktivitesi sonucu eyleme geçer. Kötü insanları ve sahip olduklarını zihnimizin içinde “vay be!” noktasından alıp “onlar da kim oluyor ki!” düzeyine indirmediğimiz sürece ne kültürümüzü ne özümüzü koruyabilir ne de onlara karşı galip gelebiliriz. Avrupa'yı, Amerika'yı, İşgalci Siyonizm'i “vay be!” zihin aktivitesi ile değerlendirdiğimiz sürece, onların eşiti olamayız. Kendimize ait olanı küçümser, kendimizi zayıf ve iş göremez olarak tanımlar, onlara korku ile karışmış hayranlıkla bakar, bizim yerimize karar vermeleri için oturup bekleriz.
“Onlar da kim oluyor ki!” demeyi zihnimize öğretmeliyiz. Bu uzak durulması gereken bir kibir duygusu da değildir. “Düşmanının gücünü küçümseyip, gaflet uykusuna dalmak hiç değildir. Düşman küçümsenebilir. Bu yanlış bir zihin eylemi de olmaz. Çünkü “kötülük” küçümsemeyi hak eden bir eylemdir. Yanlış olan; kötünün gücünü küçümsemek ve gerekli hazırlıkları yapmaktan kaçınmaktır.
“Onlar da kim oluyor ki!”, bir özgüven zihin aktivitesidir. Kendini başarabilir, işe yarar görmek, hazırlık yapmak ve hak edilmiş zafer için çok çalışmaktır.
“Onlar da kim oluyor ki!”, bir izzet eylemidir. Avrupalılığı üstün görenleri, köylünün, işçinin.. aşağısına indirme izzetini gösterebilme ahlakıdır.
“Onlar da kim oluyor ki” zihin aktivitesi, basit görülmeyi, alt lig elemanı sayılmayı reddetmek, küçük görülmeyi küçümsemektir.
“Onlar da kim oluyor ki!” diyebilmek, zalimin korkusunu yürekten silmektir.
“Onlar da kim oluyor ki” artık büyük düşünebilme şahsiyetine bürünmektir. Tek bir kişilik bir zihin iken bile; Zalim Bizans'ın ve Kisra’nın saraylarını küçümsemektir. İfsad kültürlerini başlarına yıkma eylemine girişebilmektir.
Düşman ise her zaman kendisini “vay be!” noktasında görmemizi ister.
Çünkü kültürleri, güçleri, teknolojileri, insan ayırt eden adaletleri karşısında “Vay be!” dediğimiz an, onlara karşı yenilgiyi önceden kabullendiğimizi bilirler. Çünkü birilerini zihnimizin “Vay be!” noktasına taşıdığımızda (kötü olsalar bile) onları kendimizde bulunanlardan daha üstün meziyetlere sahip görür, onları sever, taklit etmeye başlar, kendinizi onlar gibi olmak boş çabasının içinde harcarsınız. Avrupa görmüşlerin içine düştükleri o komik karakterin kökü de bu tür bir zihin eylemi içinde bulunuşlarından kaynaklanıyor galiba.
Çünkü “Vay be!” büyüsüne kapılmışlık, “Ben kim oluyorum ki” demeye götürür. Onlar Avrupa görünce kendilerini kaybediyorlar ve özlerine yabancılaşıyorlar.
Bir Müslüman ancak bir diğer Müslüman kadar değerli olduğunu düşünürken, kendini sadece Allah karşısında “ben kim oluyorum ki!” noktasında görür.
Hiç kimsenin gücü, bilgisi, mülkü Allah ile kıyaslanamaz. Müslümanın Allah'a imanı, Allah dışında kalan bütün güçlere hayranlıkla bakmayı reddetmek demektir. Müslümanın gözleri, Allah'ın azametini görür ve o azamet karşısında ondan gayri hiçbir gücü “vay be!” noktasına taşımaz. Allah'ın azametine iman etmiş zihin, hiç kimseyi Allah'tan ve O’na iman etmiş kendi zihninden yani kendisinden daha güçlü görmez.