On yıl sonra memleketin hali

Abone Ol

Yıllar sonra memleketime, Adıyaman’a dönüyordum. Aradan geçen on yılı aşkın sürenin ardından içimde tarif edilmez bir heyecan vardı. Özlemle, umutla, biraz da merakla çıktım bu yola. İnsan doğası gereği geçmişe bağlıdır; hele ki konu memleket olunca bu bağ daha da derinleşir.

Yola çıkmadan önce zihnimde birçok soru vardı: Acaba şehir ne kadar değişmişti? Ülkenin gelişmişlik düzeyi ne durumdaydı? İnsanlar, toplum, ahlaki ve dini değerler yönünden nereye evrilmişti?

Memlekete vardım. Birkaç gün sonra çarşıya, pazara çıktım. Gördüklerim hem sevindirdi hem de derinden üzdü. Evet, şehir görünürde büyük bir gelişim kaydetmişti. Modern binalar, geniş yollar, otobanlar, havaalanları, sağlık alanında iyileşmeler… Fiziki anlamda ülke ilerlemişti.

Ancak toplumsal yapı aynı oranda gelişmemişti. Ahlaki zemin zayıflamış, aile bağları gevşemiş, inanç değerleri görünür şekilde gerilemişti. Özellikle İslami duyarlılığın toplum içinde ciddi oranda azaldığını gözlemledim. Eskiden çarşı pazarda nadiren kot pantolon giyen kadın görülürdü, şimdi ise geleneksel kıyafetli bir kadın görmek neredeyse imkânsız hale gelmişti. Bu değişim, sadece dış görünüş değil, aynı zamanda zihinsel ve kültürel bir dönüşümün göstergesidir.

Peki, bu durumdan kim sorumlu? Elbette toplumun tüm kesimleri. Ancak ilk sorumluluk yönetenlerde, sistemi oluşturanlarda. Bu gidişle nasıl nitelikli, ahlaklı, inançlı bireyler yetişecek? Unutulmamalı ki sözle değil, icraatla, samimiyetle olur bu işler. Lafla peynir gemisi yürümez.

Yine de umut var. İnanç değerlerini yaşatmak adına çabalayan dernekler, vakıflar var. Onların çabaları kıymetli. Allah sayılarını artırsın, hizmetlerini bereketlendirsin.

Son söz: Gelişmek sadece yollarla, binalarla değil; insanla, ahlakla, inançla olur. Yoksa yüksek binalar arasında kaybolmuş bir toplumla karşı karşıya kalırız. Bu gidişatı değiştirmek bizim elimizde. Şayet bu ahlaki yozlaşmaya engel olmak için bir çabamız olmazsa belki kendinizi koruyabilirsiniz o kötülüklerden. Ya çocuklarımız, torunlarımız, onların geleceğini düşünerek bir şeyler yapmak lazım gelmez mi? Haydin ya Allah gayret bizden, yardım Allah'tan.

AHMET YILDIRIM