İklim krizinin yarattığı baskılara ek olarak, su kütlelerini tehdit eden yeni bir unsur daha gündeme geldi. Euronews’in haberine göre, I. ve II. Dünya Savaşı sırasında denizin dibine oturan savaş gemileri, adeta “okyanusların dibinde işlemeye devam eden saatli bombalar” olarak tanımlanıyor. Bu batıkların içinde yer alan toksik yükler ciddi çevresel tehdit oluştursa da genellikle göz ardı ediliyor.
“İçinde çevresel bir saatli bomba gizli”
Bu batıklardan biri de, Aralık 1918’de Bolşeviklere karşı Estonyalılara destek amacıyla Talin’e ilerlerken mayına çarpan ve Saaremaa Adası açıklarında batan HMS Cassandra gemisi. 400 mürettebatın kurtulduğu kazada 11 kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 100 metre derinlikte bulunan batık, 2010 yılında keşfedildi. Geminin içinde hâlâ petrol formunda ciddi çevresel tehdit taşıyan yük bulunuyor.
Batığı inceleyen ekipte yer alan Matt Skelhorn, Cassandra’nın tıpkı Baltık Denizi'ndeki diğer gemiler gibi “son derece iyi muhafaza edildiğini” aktarıyor. İngiltere Savunma Bakanlığı Enkaz Yönetim Programı'nın değerlendirmesine göre, Cassandra İngiliz sularındaki pek çok batıktan “kesinlikle daha iyi durumda”.
Ancak bu, çevre açısından olumlu bir durum anlamına gelmiyor. Yavaş çözünme, ani bir sızıntı riskini düşürse de, yapının bozulmamış olması içeride daha fazla petrol bulunduğu anlamına da geliyor. Şu an düşük seviyelerde sızıntı yapan gemi, zamanla tüm petrolünü denize bırakacak.
Denizin altında 8 bin 500 tehlikeli batık
Bu tür batıklar, “potansiyel olarak kirletici gemi batıkları” (PPW) olarak sınıflandırılıyor. Sızıntı durumunda çevreye zarar verecek yakıt veya yük taşıyorlar. Baltık Denizi’nden Güney Asya Pasifik’e kadar yayılmış bu batıklardan bazıları hâlihazırda sızıntı yapıyor; bu da hem deniz yaşamını hem de o bölgelerde yaşayan toplulukları tehdit ediyor.
Dünyada yaklaşık 8.500 PPW olduğu tahmin ediliyor. Çoğu I. ve II. Dünya Savaşı’ndan kalma olan bu batıklarla ilgili veri eksikliği, gerçek sayının çok daha yüksek olabileceğini düşündürüyor. Tangaroa Projesi, bu batıkların 80 ila 100 yıl sonra daha da istikrarsızlaştığını belirtiyor.
İnsan etkisi tehdidi büyütüyor
Bu “saatli bombaların” acil bir çevresel mesele haline gelmesinin bir diğer nedeni de insan kaynaklı etkiler. On yıllardır çözünmekte olan bu batıklar, son yıllarda daha hızlı parçalanıyor. Artan okyanus sıcaklıkları, değişen su asitliği ve daha şiddetli tayfunlar, bu çözünmeyi hızlandırıyor. İklim değişikliğinin etkileri, bu batıklardaki tehlikeyi daha da yakıcı hâle getiriyor.
Euronews’teki değerlendirmede şu çarpıcı ifadeye yer veriliyor:
“İnsan faaliyetlerinin etkileri, halihazırda tehlikeli olan bu çevresel saatli bombaların fitilini iyiden iyiye kısaltıyor.”





