Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yayımlanan “Türkiye Eğitim Sektöründe Akran Zorbalığının Ele Alınması” raporu, okullarda özellikle görünmez zorbalığın yaygınlaştığını ve lise birinci sınıf öğrencilerinin bu baskının en yoğun hedefi haline geldiğini ortaya koydu.

Uzmanlara göre fiziksel şiddetten farklı olarak görünmez zorbalık, öğrencilerin uzun vadeli ruh sağlığını etkileyen, okula aidiyeti azaltan ve özgüveni zedeleyen bir baskı biçimi olarak giderek tehlikeli bir hâl alıyor.

Rapora göre okullarda en sık görülen görünmez zorbalık türleri şöyle:

Dışlama ve imalı davranışlar

Grup baskısı ve sessiz mobbing

Dijital taciz ve siber zorbalık

Özellikle dijital platformlarda öğrenciler arasında itibar zedeleme girişimlerinin arttığı belirtiliyor. Bir öğrencinin fotoğrafının izinsiz paylaşılması, hakkında alaycı etiketler oluşturulması, manipüle edilmiş görüntülerin kapalı gruplarda dolaşıma sokulması gibi yöntemler mağduru okul içinde olduğu kadar çevrim içi ortamda da baskı altında bırakıyor.

Raporda erkek öğrencilerde baskının daha çok “güç gösterisi” üzerinden şekillendiği ifade ediliyor. Koridorlarda omuz atma, itme–çekme, spor takımlarına katılan yeni öğrencilere uygulanan sert karşılamalar ve “uyum sağlarsa kabul edilir” anlayışı, zamanla normalleşmiş bir baskı kültürüne dönüşüyor.

Uzmanlar bu tür davranışların öğrencilerin ruhsal dayanıklılığı üzerinde belirgin bir yük oluşturduğunu ve kontrol altına alınmadığı takdirde uzun vadeli travmalara neden olabileceğini söylüyor.

Son yıllarda en hızlı yükseliş gösteren akran zorbalığı türü siber zorbalık oldu.

Buna göre öğrencinin izinsiz çekilen görüntülerinin paylaşılması, fotoğrafların filtrelerle alay konusu yapılması, kapalı gruplardan dışlanma, emojiler ve sessiz mesajlarla uygulanan pasif dijital baskılar hızla yaygınlaşıyor.

Siber zorbalığın görünmez doğası, öğretmenlerin ve ailelerin durumu fark etmesini daha da zorlaştırıyor.

köklü eğitim kurumlarında görünmez zorbalığın farklı bir kültürel boyut kazandığına dikkat çekiliyor. Bu okullardaki güçlü gelenekler ve sınıf hiyerarşileri, yeni gelen öğrenciler üzerinde fazladan baskı yaratıyor.

Bazı uygulamalar yıllar içinde “gelenek” olarak kabul edilse de aslında yeni öğrencilerin dışlanmasına, üst sınıflarla alt sınıflar arasında sessiz bir güç mesafesi oluşmasına, “Biz de zamanında çektik, sıra sizde” anlayışının meşrulaştırılmasına neden oluyor.

Muhabir: Mehmet Yaman