Bismihi Teâlâ
Her yerde eğitim fakültelerinin açılması,
yerinde mi, yersiz mi?
YÖK, kaş yapayım derken gözden mi etti?
Mezunlar şiştikçe şişiyor.
Pota bir türlü eritilemiyor.
Çünkü mezun-kadro; ters orantılı işliyor.
Adaylar, KPSS ve türevlerini geçme uğruna
kuru bilgiler ezberleyen ezberleyene…
Bu kadar nefesini ilahi sözlere verse,
Umulur ki ahiretine yatırım olur.
Öyle ki kıyasıya bir curcuna…
Ne ki devlet kapısına memur olmak…
Adeta anasından emdiği süt burnundan çıkıyor.
Al başa bela.
Stresle, gerginlikle geçen genç yıllar.
Saç baş yoldurur türden.
Yazık, çok yazık!
100 binin üzerinde kadro açığından bahsediliyor.
Yani totalde yüz bin öğretmen açığı var.
Peki, açılan kadro?:
On-yirmi bin arası.
Güler misin, ağlar mısın?
Branşlarında ilk 100’e giren bile atanamıyorsa,
“Ekmek aslanın ağzında” deyimi haklılığını
bir kez daha ortaya koymuyor mu?
Belki günümüz için bu deyim hafif bile kalır.
Her yere üniversite dikmek,
isim asmak,
işin niceliksel yönüyle övünmek çare mi?
Bir milyon öğretmen atama bekliyorsa,
pes doğrusu!
Eğitim fakülteleri az olsun lakin temiz olsun,
daha iyisi nitelikli olsun.
En azından umutlar suya düşmez.
Orta öğretim günün koşullarına göre,
yeni bölüm, yeni derslerle tanışacak.
Bu konuda YÖK, MEB tatmin edici yerde mi?
Öğretmen yetiştiren fakültelerin uzun vadeli
çalışması var mı?
Yapay Zeka, Robotik Kodlama, Dijital Sanat, Akıllı Tarım gibi
dersleri verecek öğretmenler yetişmiş mi?
Yetkin öğretmen yoksa o alanda uzman olan kimselerle mi,
vaziyet kurtarılacak?
Şu var ki, öğrencinin dikkatini çekmeyen,
merak uyandırmayan her ne sunarsanız sunun;
sonuç alamazsınız.
Sahi milyonlarca bekleyen öğretmen adayları sırf
dershanelerde asgari ücrete mahkum olmak için mi okudu?
Ya da ücretli öğretmenlik için mi?...
Kalın sağlıcakla…