Hz. İsa döneminde düşkünlüğüyle bilinen bir kadın Hz. İsa’nın peygamber olduğuna iman eder ve Hz. İsa ile havarilerinin bulunduğu meclise gelir. Mecliste bulunanların bazıları şaşkın, bazıları da öfkeli... Öyle ya kötü yoldaki bir kadının, imanın böyle ateşten gömlek olduğu bir mecliste ne işi olur ki? Bu işte bir terslik olmalı. Meraklı, sakin ve öfkeli bakışlar sağa sola dönerken biri hızını alamayıp Hz. İsa'ya, biraz da ses tonunu yükselterek: “Ya Mesih, bu kadının bizim meclisimizde ne işi var?” Hz. İsa göklerin verdiği sabır ve yüklendiği dava şuurunun sükunetiyle: “Haklısın, bu kadını taşlayalım; ancak ilk taşı en masum olanınız atsın.” diyerek herkesin hata yapma potansiyeli olduğunu bunun da ötesi günahkâr olduğunu belirtmiş.
Şimdi durup dururken nereden geldik bu konuya?
Murat Ülker'in Siyonist seviciliği ile ilgili bir haberi okuyunca birden TSK'de boykot edilen Ülker ürünlerini kullanıyorum, hatta inatla ve cihat aşkıyla sahip çıktığımdan dolayı çalıştığım kurumda kurum yöneticisine şikâyet edildiğim günü hatırladım. O gün Ülker'in boykot edilmesinin Ülker'in büyümesi için muhafazakâr mahalleye yutturulan bir zoka olduğunu bilmeden bir sazan gibi atlamıştım birçok arkadaşım gibi.
Sabri Ülker'in altı ay Fethullah Gülen’i malikanesinde ağırladığını bilmiyordum, Bedri Baykam'ın resimsiz çerçevesine Murat Ülker tarafından yüz binlerce dolar verilmemişti henüz. Ya da el altından verilenlerden haberim yoktu.
Kızılderililerin yüzlerce yıl önce “bilin ki bir suda iki balık kavga ediyorsa oradan beş dakika önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir” sözünü biliyordum ancak İngiltere’ye Ülker Grubu sermayesi taşınmamış veya el altında İngiliz hayranlığı ifşa edilmemişti.
Murat Ülker’in bombalar altındaki Gazze’deki çocuk çığlıklarına karşı Starbucks'a destek pozu çekecek kadar bir Siyonist hayranı olduğunu bilmiyordum. ŞOK mağazalarında Starbucks standı açarak kendisine sahip çıkan muhafazakâr kitleye hareket çekecek kadar basitleşeceğini dahası Siyonist zihniyetin insana esfel-i safilin libasını nasıl giydireceğinin de farkında değildim.
Pakistan-Hindistan savaşı başladığında Gazze’deki yara kapanmadan Pakistanlı kardeşlerimizin savaş adı altında bir katliama uğrama korkusunu yaşadığımız demlerde Murat Ülker’in sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Müslümanlara olan düşmanlığı ve Siyonistlere olan yakınlığı ile bilinen Hindistan Başbakanı Modi'yi öveceğini hayal bile etmiyordum. Onun bundan en azından haya edeceğini sanıyordum. Ancak gelinen süreç bize gösterdi ki Siyonizm ve İngiliz aklı diyet ödetirken hayal edemeyeceğimiz kadar ileri gidebilir.
Bütün desteğimden dolayı nedamet duyarken bana da en masum olanınız ilk taşı atsın. Ha bu arada gelinen süreç bize gösteriyor ki bu vals yeni başlamadı.