Namaz: Gençliğin ve kalbin güvencesi

Abone Ol

Namazları ve özellikle orta namazı muhafaza edin, huşû içinde Allah’ın huzurunda durun” (Bakara, 2/238). Âyette geçen orta namaz ile ilgili farklı görüşler ileri sürülse de âlimlerin çoğunluğu günün telaş ve koşuşturmasının en yoğun olduğu zaman dilimi olması hasebiyle ikindi namazı olduğu görüşündedir. Tüm namazları ve hassaten orta namazı muhafaza etmek ise devamlı, zamanında ve erkânına riayet ederek kılmaktır. Bunu yapmak ise imanın ispat ve göstergesidir.

Bununla birlikte bu âyet namazın yalnızca bir ibadet değil, insanın hayatında bir rehber, bir koruyucu olduğunu da hatırlatır. Namaz, kalbin dinginleştiği, insanın kendini hesaba çektiği bir sığınaktır. Orta namazı aksatmamak, hayatın yoğunluğu ve gençliğin telaşında bile Allah’ı hatırlamak demektir.

Günümüzde özellikle gençler arasında namazdan uzaklaşma eğilimi gözlemleniyor. Ders telaşı, iş hayatı, sosyal meşguliyetler ve teknolojik yoğunluk, namazı ikinci plana itebiliyor. Oysa namaz, insanı kötülüklerden uzaklaştıran en büyük koruyuculardan biridir. Kur’an, bunu şöyle ifade eder: “Namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” (Âl-i İmrân, 3/104)

Cemaatle kılınan namazın önemi ise bambaşkadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurur: “Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi kat daha faziletlidir.” (Buhârî, Ezan, 17) Camide beraber namaz kılmak, hem kardeşlik bağlarını güçlendirir hem de bireyi kötülüklere karşı bir dengeye taşır. Bir araya gelerek kılınan namaz, yalnızca bir ibadet değil, aynı zamanda toplumsal bir ahlâk eğitimidir.

Secde ise kulun Allah’a en yakın olduğu andır. Peygamberimiz (s.a.v.) buyurur: “Kul, secde ettiği zaman Allah’a en yakın olduğu andadır; o hâlini arttırdığı sürece dua kabul edilir.” (Müslim, Salât, 390) Secde, sadece bedensel bir eylem değil, ruhun ve kalbin bir miracı, kulluğun en samimi ifadesidir. Secde ile kişi, nefsin arzularından arınır, kalp Allah’la buluşur ve kötülükten uzaklaşır.

Genç bir insanın namazla buluşması, yalnızca manevi bir kazanım değil, karakterini, ahlâkını ve sorumluluk bilincini de şekillendirir. Hz. Peygamber (s.a.v.), gençleri namaza teşvik etmiş, onların namazla büyümelerini istemiştir. Huşû içinde namaz kılmak, kalben Allah’a yönelmektir; gözleri kapalı, elleri açılmış bir mümin, Allah’ın huzurunda tevazu ve teslimiyetle durduğunda, kalbi ve zihni kötülüklerden korunmuş olur.

Unutmayalım ki, bir “selam” ile başlayan sohbet, bir ziyaret, hatta bir “nasılsın” sorusu, kalpleri diriltir; namaz ise kalbi en güçlü biçimde korur. Rabbimiz bizi, gençliğimizi ve sevdiklerimizi namazdan uzaklaştıran her türlü etkiden muhafaza etsin.

Allah’ım! Namazlarımızı huşû içinde kılmayı, cemaatle beraber olmayı, kalplerimizi kötülükten korumayı bize nasip eyle. Gençliğimizi ve sevdiklerimizi hiç bir zaman Senden ayırma. Âmin.