Mısır İhvan-ı Müslimin`den Mahmud Gazlan, Türkiye modeline karşı çıkmış.
Gazlan, yaptığı açıklamada, 'Türkiye`de kadınlar üniversitede başörtüsü takamıyor. Zina ve eşcinsellik var. Buna Mısır`da müsamaha edemeyiz. Mısır, İslami bir ülke. Şeriat her şeyin temelidir' demiş.
Türkiye`nin iktidar nimetiyle tanışmış 'modern' Müslüman entelektüelleri buna karşı çıkıyorlar. İslam dünyasının 'demokrasiyi' özümseme konusunda daha çok mesafe kat etmesi gerektiğini, onların daha işin başında olduğunu iddia ediyorlar. Türkiye örneğinin 'çoğulculuk' anlamında önemli olduğunu, bunun da ancak laiklikle mümkün olduğunu düşünüyorlar.
Aslında 'Arap baharı' diye isimlendirilen halk hareketleri başarıya doğru adım attıklarından beri 'model ülke' meselesi daha sık dile getiriliyor. Kimin kime model olabileceği konusu Batının 'karanlık odalarında' uzun süredir tartışılıyor. Tabii tartışmaların ekseninde İslam var.
Hangi İslam?
Emperyalist tezlere yakınlık ve uzaklığa göre 'İslam' tanımları da değişiyor.
Amerika ve diğer Batı ülkelerinin bir 'ılımlı İslam projesi'ne sahip oldukları, bunu hayata geçirmek için emek ve para harcadıkları biliniyor. Onlar için tehlike 'radikal İslam'dır.
Bir dönem 'Amerikancı İslam' diye bir tanımlama yapılıyordu. Amerika ekseninde hareket eden diktatörler bununla suçlanırdı.
Türkiye`de 28 Şubat sürecinde 'Türk İslamı' kavramı gündeme geldi. Ecevit, Fethullah Gülen`i tehlike olarak görenlere karşı çıkıyor ve şunları söylüyordu. 'Bunlar Orta Asya`da 'İran İslamı' ve 'Suudi İslamı'na karşı 'Türk İslamı'nın yerleşmesi için çalışıyorlar.'
Sonraları mezkur yapılanma 'Kürt realitesini' fiili olarak kabul ettikten sonra 'Türk İslamı' ifadesinin etnik bir anlamı olmadığını, sosyolojik bir tanımlama olduğunu iddia etti.
Ne garipti ki, o mantığı eleştiren birileri, aynı izleri takip ederek Müslümanların 'Kürt İslamı'nda karar kılmaları gerektiğini iddia edecekti.
Herkes durduğu yere göre bir 'İslam' tanımlaması yapıyor ve en doğrusuna sahip olduğunu düşünüyor.
İslam düşmanı güçler konuya sadece çıkar perspektifinden yaklaşıyorlar. Onların çıkarlarına zarar vermeyen İslam, onlar için 'iyi İslam'dır.
Oysa İslam, özü itibariyle sömürüye başkaldırmayı esas alır. Bırakın zulmetmeyi, zulme meyletmenin bile Allah katında cezasının olduğunu söyler. İslam, Arab`ı, Türk`ü, Kürd`ü bir tarağın dişleri gibi 'kardeş' yapar. Arab`ın, Türk`ün, Kürd`ün İslam adına zulmetmesi tertemiz İslam`a bir zarar vermez, zulüm lekesi zalimin alnına yapışır!
Laf kalabalığına gerek yok!
Modele bak!
Türkiye, 'ılımlı İslamcı' bir hükümete sahip olduğu için İslam dünyasına 'model ülke' olarak gösteriliyormuş. Türkiye`deki hükümet de kendisine biçilen role kendini kaptırmış olmalı ki, hemen Kuzey Afrika`ya laikliği önerdi. Yönetimin her dine eşit mesafede olması gerekiyormuş!
Kendilerini 'model'liğe kaptıranlar hiç dönüp kendilerine bakmıyor olmalılar. Mısırlı müslümanın dediği gibi daha başörtüsü problemini bile çözememiş bir hükümet var. Böyle bir hükümetin özgürlükler konusunda model olarak gösterilmesi komik değil mi? Kaldı ki, eğer batılıların istihbarat çalışmaları olmazsa, Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında herhangi bir çatışmanın olması söz konusu olmaz.
Mısır`da çok küçük marjinal gruplar hariç kimse şeriat konusunda olumsuz bir şey söylemez. Bakın 'söyleyemez' demiyorum, çünkü Mısırlı, şeriata karşı çıkmanın İslam`ın bir kısmına karşı çıkmak anlamına geldiğini bilir. Oysa 'model ülkede' şeriata hakaret etmek serbest; ama şeriatı savunmak suçtur. Model ülkede peygambere hakaret etmenin bir cezası yoktur; ama Atatürk`ü koruma kanunları ile bazı eleştiriler bile cezalandırılabiliyor.
Geçmişi katliamlar ve hukuksuzluklarla dolu olan Türkiye`de bazı şeyler seksen sene sonra daha yeni gündeme getirilebiliyor.
Zina serbest; ama dini nikahı resmi nikahtan önce yapmak suçtur bu ülkede!
Nasıl, iyi bir model mi sizce?