Referandum`un üzerinden bir hafta geçti. Her kesim kendisinin kazandığını iddia ediyor. Çıkan sonuca göre ise ‘Evet` bloku kazanmış durumda. Biz olaya farklı bir boyuttan bakalım.
Malum şu an gündemde bir mühürsüz zarf tartışması var. Bu, beşeri kanunların ne kadar da anlamsız olduğunu ortaya koyuyor aslında. Mühürsüz zarfları da geçerli sayan YSK seçim kanununa açıkça muhalefet etmiş durumda. Çünkü seçim kanununun 98. Maddesinde açıkça, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü olmayan zarfların geçersiz sayılacağı belirtiliyor. Ama YSK ise tam tersi bir karar almak suretiyle, tartışmaların fitilini ateşlemiş oldu. Bu, beşeri kanunların doğasında var. Kanunlar sanki uyulmak için değil de gerektiğinde çiğnenmek için yapılıyor.
Kanunlar çiğnendiğinde ise, kimse buna karşı ilkesel bir duruş sergilemez. Herkes kendi açısından olaya bakar. Şundan emin olun ki; eğer referandumdan Hayır çıkmış olsaydı ve YSK aynı kararı vermiş olsaydı. Bu gün Kaos çıkarmak için çırpınanlar, Ankara`da Hâkimler var, diyerekten kararı sahiplenecek ve yargı kararlarına saygılı olunması, türünden çağrılar yapacaklardı.
Bir de aradaki az farka bakarak Referandumun meşruiyeti üzerinden yürütülen tartışma var ki o da aynı türden. Demokrasi dedikleri şey zaten böyle değil mi? Eğer 50.01 ile Hayır çıkmış olsaydı, zafer zafer diye yeri göğü inletecek insanlar, 51,38`den hareketle aradaki farkı az bulup tartışma açıyorlar. Nitekim Kılıçdaroğlu, seçim sonrası yaptığı değerlendirmede, toplumun en azından yüzde 50`den fazlası hayır dedi, şeklinde garip bir açıklama yaptı.
Emin olun ki; Evet değil de Hayır çıkmış olsaydı, bu gün hayırcıların dediğini Evetçiler, Evetçilerin dediğini de Hayırcılar diyecekti. Demek ki demokrasi denen balon bir yalandan ibaret. Demokrasi yok ama herkesin kendine göre bir demokratlık anlayışı var. Yani herkes sadece ‘Kendine Demokrat`.
Madem bu işin başında YSK var, YSK`nın bu konuyu netleştirmesi lazımdır. Ne kadar zarf mühürsüz idi ve bu zarflardan ne kadar Evet, ne kadar Hayır çıktığı açıkça kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bu konudaki sorunları çözmekle görevli olan bir kurumun sorunun en büyük parçası haline gelmesi gibi acı bir gerçekle karşı karşıyayız.
Demokratım diyen kesimlerin, Referandum sonuçlarını tanımıyoruz, demeleri de Demokrasi putunun helvadan üretildiğini gösteriyor. Hani Demokrasi`nin temelinde sözde halkın iradesi vardı? Neden o iradeye saygı duymuyorsunuz ki?
Çünkü Özgürlük denildiğinde sadece kendi özgürlüğünü ifade eden, Halkın iradesi denildiğinde ise sadece kendine oy veren iradeden bahseden bir anlayış var. Bu da Demokrasi denen şeyin nasıl da illetli olduğunun kanıtıdır.
Rabbim beşeri kanunlarla değil de İlahi kanunlarla yönetilmeyi nasip eylesin.