Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni ve sivil anayasanın bir ihtiyaç olduğunu ifade etmesinin ardından bu konudaki tartışmalar yeniden hız kazandı.
Yeni ve sivil bir Anayasa gerçekten bir ihtiyaç mı? Evet öyle. Ama bu konuda siyaset dünyası şimdiye kadar iyi bir imtihan vermedi doğrusu. Her kesim 12 Eylül kalıntısı olarak tanımlanan Anayasa’dan şikâyet ediyor ama bu konuda bir araya gelmeleri gereken noktada herkes bir şekilde, bir bahane bularak kenara çekiliyor.
Son günlerde de buna benzer tartışmalar yaşanıyor. Muhalefet olaya, gündemi değiştirmeye yönelik bir tartışma olarak bakıyor. İktidar kesimi ise, muhalefeti köşeye sıkıştıracak davetlerde bulunuyor.
Bu tür bir kutuplaşmadan siyasi partilerin bir araya gelerek yeni bir anayasa yapmaları çok da mümkün görülmüyor doğrusu.
Bunu aşmanın tek yolu, halk ile mutabakatın sağlanması olacaktır. Yeni Anayasa öyle bir şekilde olmalı ki; halkın her kesimi o Anayasa’nın kendisinin haklarını koruduğuna ve kendisini Devlet’in sahibi kıldığına inanmalıdır.
Gelinen son aşamada hükümet kanadı yeni Anayasa için, ‘Yeniden Kuruluş Anayasası’ ismini dillendirmeye başladı.
Bu çok mantıklı bir yaklaşım aslında. AK Parti, 19 yıllık iktidarını baştan aşağı yenilenmiş ve devletin kuruluş değerleriyle barışık yeni bir Anayasa ile perçinleyebilir.
Madem Yeniden Kuruluş Anayasası gibi çok iddialı bir hedef varsa bu hedefe gidilirken kuruluş aşamasında emeği geçen herkes bu Anayasa’da açıkça ifade edilmelidir.
Bu konudaki en önemli adım, Kürt vatandaşların da kendilerini bu Anayasa’da kurucu halk olarak bulması olmalıdır.
Bu yapılırken de özellikle Kürt Halkı’nın da kurucu halk olarak ifade edilip Kürtçe’nin de Resmi Dil olarak Anayasa’da yer alması gerekmektedir.
Hep denilir ya hani; Türkiye Cumhuriyeti Kürtlerin de devletidir diye, işte onun ete kemiğe bürünmesi lazımdır. Yapılması düşünülen Yeniden Kuruluş Anayasa’sı bunun için iyi bir fırsattır.
Bu tür taleplerin hayata geçirilmesi, var olan gönül bağının daha da güçlenmesine vesile olacaktır.
Bu tür haklı taleplerin kimi illegal yapılar tarafından da dile getirilmiş olması bu taleplerin bir hak olduğu gerçeğini değiştirmez. Bilakis hakkı teslim etmek, illegal yapıların ellerindeki argümanları çürütmeye vesile olacaktır.
Bu meyanda şunu ifade edelim ki; Kürt ve Kürtçe kavramı açık bir şekilde yenilenmek istenen Anayasa’da hak ettiği yeri bulmalı ve Kürtçe resmi dil statüsüne kavuşarak bilinmeyen dil olmaktan kurtulmalıdır.
Selam ve Dua ile…