Birbirini tanımayan ama hasbelkader aynı kafileye düşen iki hacı, ibadetlerini genel olarak yan yana yapmaktaydılar. Hacılardan biri sürekli olarak ve her yerde “Allah’ım, sen doğruların yardımcısı ol, onlara yardım et” diye dua ediyordu.
Yanındaki arkadaşı sonunda dayanamayıp sordu, Mübarek, sen neden hep aynı duayı ediyorsun?
Hacı güldü ve gel kardeşim sana bunun hikmetini anlatayım dedi.
Bundan yıllar önceydi yine böyle Hacca gelmiş tavaf yapıyordum. Tavaf esnasında ayağıma bir şey takıldı, eğilip baktım içi dolu bir keseydi ayağıma takılan. Tavaf sonrası kesenin içinin altın dolu olduğunu fark edince nefsimle savaşa başladım. Önce o kesenin sahibini bulmak istedim ama nefsim bana, bu kalabalıkta nereden bulacaksın, diye telkinde bulunuyordu. Tam bu sırada birisi, Hacılardan biri içinde 1000 altın olan kesesini kaybetmiş. Bulup getirene 30 altın verilecektir, diye bağırmaya başladı. Ben haram olan 1000 altındansa helal olan 30 altın daha hayırlıdır, diyerek keseyi teslim edip ödülümü aldım.
Aldığım para ile dönüşte bir köle satın aldım. Köle diye satılan kişi köleye de benzemiyordu aslında. Onu köle gibi değil de bir arkadaş gibi kabul ettim. Kendisi çok kabiliyetli idi. Beraberce çalışıp beraberce yaşadık.
Bir gün bu kölenin tanımadığım birileriyle konuştuğunu gördüm. Sorduğumda bana, sana kendimi tanıtmanın vakti geldi, dedi. Köle diye aldığım adam aslında çok zengin bir ailenin oğluymuş ve babasının düşmanları tarafından kaçırılıp köle diye satılmış. Canını korumak ve babasının kendisini bulacağından emin olduğundan gerçek kimliğini gizlemiş.
Bu gelenler babamın adamları, izimi bulmuşlar ve beni almak istiyorlar. Bunun karşılığında da sana 50 bin altın verecekler sen iyi bir adamsın babam ise çok zengin bu yüzden sakın fiyatı düşürme, diyerekten durumunu bana açıkladı.
O adamlarla konuştuk ve 30 altına köle diye alıp ama hiçbir zaman köle olarak görmediğim o genci 50 bin altına serbest bıraktım.
Köle diye yıllarca yanımda kalan kişi gitmeden önce bana, Doğruluk hazinedir. Sen haram olacak 1000 altını bırakıp 30 altına kanaat ettin. Doğruluk seni dünyanın zenginliğine ulaştırdı, sen de ulaştığın zenginliği kullanarak hayırlı amellerde bulundun ve bu sayede Ahireti de kazandın, dedi...
İşte ben bu yüzden doğrular için dua ediyor, ayaklarının doğruluk üzerinde sabit kalması için Rabbime niyaz ediyorum. Doğruların doğruluktan vazgeçmemesi, amellerinin doğruluk üzere devam etmesi lazım ki, toplumda doğrular çoğalsın ve toplum huzur bulsun…
Doğruluk çok zordur. Hele doğrulukta sebat etmek için büyük mücadele etmek lazımdır. Doğru olmak için nefsini yenmek lazım, kim bunu başarırsa Ahirette büyük mükafata erişecektir.
Ben hayatım boyunca dürüst kalmak için nefsimle mücadele ettim. Zor bir mücadele olsa da, dürüstlük kaderim oldu. İşte doğruluk bu kadar zor ve mükafatı bu kadar büyük olduğu için benim ve diğer doğruların selameti için bu duayı ediyorum.
Rabbim bizleri de doğrulardan ve doğruluk üzere amel kılıp sebat edenlerden eylesin inşallah…
Selam ve dua ile…