Yasin Dursun

Anlam veremediğimiz sınavlar

18.12.2022 09:51:48 / Yasin Dursun

Evet, Türkiye eğitim sistemindeki aksaklıklara zaman zaman değinmiştik. Bugün de anlam veremediğimiz sınavlardan bahsetmeye çalışacağız. Bir türlü anlam veremediğimiz ama mecburi bir şekilde girmek zorunda kaldığımız sınavlara tabi tutuluyoruz. Aksi halde atanamıyoruz. Örnek verecek olursak; Eğitim Fakültesi’nden mezun olan bir gence sen çeşitli sıkıntılar çekerek, bazen yoklukla bazen de maalesef açlıkla imtihan oldun ve 4-5 yılını bir mücadeleyle geçirerek şimdi mezun oldun buyur hemen göreve başla denilmiyor tabi. Kürtçede “Hê ev lê lê ye… Hê lo lo jî heye….” kısaca “Bu henüz işin başlangıcı daha devamı da var” anlamına gelen bir söz vardır. Devlet bunu üniversite mezunlarına bizzat yaşatıyor. Nasıl mı? Buyurun hep beraber bakalım:

Önce üniversiteden mezun olacaksın. -Dile kolay üniversite yıllarının çilesine değinmiyorum bile- sonra KPSS Genel Kültür-Genel Yetenek sınavına girerek bu serüvene başlıyoruz. Ne soruluyor bu sınavda? Çok farklı bir şey yok. Türkçe-Matematik, Tarih- Coğrafya vs. üniversite sınavlarında ne sormuşlarsa yine bir benzerini soruyorlar. Olmazsa olmazlardan İnkılap Tarihi de soruluyor tabi. Onu sormasalar olur mu? Bir medeniyeti nasıl yerle bir ettiklerini, bir gecede bir milleti nasıl cahil bıraktıklarını sormasalar olur mu?

Sonra ÖABT diye bir sınav çıkardılar. Alan sınavı deniliyor buna. Kısaca şu demek oluyor ÖABT sınavı: 4-5 yıl boyunca üniversitede öğrendiğin şeyleri alan sınavı şeklinde bir daha soruyorlar. “Olur da üniversite de bir şey öğrenememişsin, hocalar sana bir şey öğretememişlerdir” endişeleriyle bu sınava girmek zorunda kalıyorsun. “Tamam diploman var ama bu sınavdan da geçmen gerekiyor.” Diyorlar adeta. Bitti mi? Tamam artık mesleğime başlayabilirim deme sakın, çünkü daha bitmedi. Biter mi hiç? Mesleki dersler sınavı da var. Meslek liselerinde öğretmen olabilmen için mesleki alan sınavına da girmen gerekiyor. Ama ne yazık ki bununla da bitmiyor. Bir de mülakat dediğimiz sözlü bir sınava tabi tutuluyorsunuz. Burada da çok şey dönüyor mesela. Seni almak istemediklerinde heyet mülakat sınavından sana düşük bir not veriyor ve yukarıda girdiğin tüm sınavlara boşuna girmiş oluyorsun. Yani, kısmetin 3-4 kişinin seni beğenip beğenmemesinde gizlidir. Hadi diyelim ki beğendiler seni. Hemen atanacak mısın? Tabi ki Hayır. Buna güvenlik soruşturması diye bir şey eklediler. Detaylı GBT(Genel Bilgi Toplama)’ye bakılıyor. Sistem için her hangi bir tehlike barındırmıyorsan, atanmana engel bir şey yoksa atanacaksın. Atanmaya engel durumlar da helvadan put gibi bir şey zaten. İstemeseler senin için mutlaka bir engel çıkarırlar.

Bir mezunun atanabilmesi için bu parkurları yüksek dereceyle geçmesi gerekiyor. İlahiyat fakültesi mezunu ya da İmam Hatipli, Diyanet İşleri Başkanlığında görev almak isterse ayrıca sınavlara tabi olması gerekiyor. Örneğin şöyle sıralayacak olursak yine her zamanki gibi KPSS Genel Kültür Genel Yetenek sınavlarına girmek zorundadır. Bir de DHBT(Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi) adıyla yine ÖSYM tarafından yapılan Diyanet İşleri Başkanlığının kadrolarına atanmak üzere bir sınava tabi tutuluyorsunuz. Klasikler tekrar devam ediyor mülakat güvenlik soruşturması vs. Burada da yine sanki şunu söylüyorlar; “Dini yeterliliğin tam mı? Seni mezun ettiler ama biz yine de senden şüpheleniyoruz.”

 Diyelim ki Diyanete atandın? Orada da işin bitmiyor. Şu üniversite hocaları seni mezun etti ama “sen yine de bizim eğitimden geç bakalım” diyorlar ve seni 3-4 aylık bir eğitime tabi tutuyorlar. Eğitimdeki kalitenin düşüklüğünden veya benzeri durumlardan dolayı biraz hak vermek durumunda kalıyoruz bu son aşamaya. Ama baştaki düğmeyi doğru iliklesek buna da gerek kalmayacak.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar