Mübarek üç aylara kavuşmanın sevincini buruk bir şekilde yaşıyoruz. Her yıl olduğu gibi kutlu mevsime ulaşınca İslam düşmanları her türlü çirkefçe düşmanlıklarını pervasızca uyguluyorlar. Müslümanların darmadağın olmasından cesaret alan İslam düşmanları kutsallarımıza saldırma küstahlıklarına devam ediyorlar. 2020 yılında Danimarka, Norveç ve İsveç'te başlayan yüce kitabımız Kur'an'a yönelik saldırılar yeni boyut kazandı.
İsveç devleti tüm tepkilere rağmen Danimarkalı İslam düşmanı sözde siyasetçi Rasmus Paludan'a, Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur'an-ı Kerim yakma izni verdi ve cumartesi günü bu alçak ve meşum fiili İsveç polisi koruması altında gerçekleştirdi. (Allah da onu ve ona yol verenleri de yaksın inşallah.)
İsveç devleti eliyle hem de Türkiye büyükelçiliği önünde bu alçaklığın yapılması hem ümmete hem de Türkiye devletine bir meydan okumadır. NATO üyeliği için Türkiye'ye muhtaç olan İsveç'in önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik provokatif eyleme izin vermesinin ardından arşı titretecek bir fiile izin vermesi gösteriyor ki, bu iş İsveç ile sınırlı değildir. İsveç, küresel emperyalizm ve dünya siyonizmini arkasına almadan buna cüret edebilecek bir güç ve potansiyele sahip değildir. Artık olay bir densizin yaptığı ferdi "ahmakça bir eylem" olmaktan ziyade, emperyalist devletler eliyle yürütülen bir projenin varlığını açıkça gösteriyor.
Yaptıkları düşmanlık ve alçakça fiil yetmezmiş gibi bir de dünyayla alay edercesine İsveç Dışişleri Bakanı Billström, Kur'an yakma girişimini "ifade özgürlüğü" olarak tanımladı. Yetmedi başbakanları Kristersson da ifade özgürlüğü olarak tanımladı ve "Pek çok kişi için kutsal olan bir kitabı yakmak son derece saygısız bir davranıştır. Bugün Stockholm'de yaşananlardan rahatsız olan tüm Müslümanlara sempatimi(!) iletiyorum." Dedi. Elbet bir gün biz de sana ve senin gibi İslam düşmanlarına "sempatimizi" ileteceğiz inşallah.
Kendilerine ve emperyal düzenlerine yönelik en ufak bir eleştiride kimseye hayat hakkı tanımayanlar, konu İslam ve İslam'ın kutsallarına yönelik hakaret ve saldırılar olduğunda, "ifade özgürlüğü" balonuna sarılıyorlar. Malcom X'in dediği gibi: "İslam'a sövmekten başka fikri olmayanlar fikrin değil, İslam'a sövmenin hürriyetini arıyorlar."
Bu alçakça saldırılar karşısında her zaman olduğu gibi dünya çapında basın açıklamaları yapıldı, protesto ve mitingler düzenlendi. Diyanet İşleri Başkanlığı tavsiyesiyle de ülke genelinde tüm camilerde sabah namazında Kur'an okundu.
Başta Kur'an Nesli Platformu olmak üzere tüm duyarlı kesimlerce basın açıklamaları ile yüce kitabımıza yönelik saldırılar tel'in edildi. Ankara ve İstanbul'da İsveç büyükelçiliği ve konsolosluğu önünde kitlesel basın açıklamaları ile İsveç devleti kınandı.
Protestoların en büyüğü ve en anlamlısı Kur'an Nesli Platformu tarafından Batman'da gerçekleştirildi. Çevre il ve ilçelerden de katılımın olduğu ve halkın yoğun ilgi gösterdiği "Kur'an'a Sahip Çık" mitinginde mahşeri kalabalık, Kur'an'ın söndürülemez bir nur olduğunu haykırdı.
Kur'an Nesli Platformu Başkanı Molla Beşir Şimşek konuşmasında, Müslümanların dağınıklığının kâfirlere cesaret verdiğini belirterek, "Kâfirler dağınık olmamızdan cesaret alıyorlar. Aramızda birliğin olmamasından cesaret alıyorlar. Kur'an'ın yaşantımızdan çıktığını görüyorlar. Meclislerimizde Kur'an'ın bir hükmünün olmadığını görüyorlar... Kınama ve mesajla bu görevden kurtulamayız. Bunun çaresi Kur'an'a sahip çıkmaktır. Kur'an ile hükmetmektir. Aramızda birlik ve beraberlik oluşturmalıyız. Görevimizi yerine getirirsek aziz Kur'an ile bizler aziz olacağız... " İfadelerini kullandı.
Mitingde konuşan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Serkan Ramanlı da mukaddesata saldırının sıradan olmadığına örgütlü olduğuna dikkat çekerek, "Dün İsveç'te Kur'an nüshalarını ateşe veren hadsizin yaptıkları sıradan bir çirkeflik değildir. Dünkü eylem diğerlerinden farklıydı. Dünkü eylem örgütlü bir kötülüktü. Dünkü eylem spontane gelişen bir eylem değildi. İsveç devleti önce izin verdiği, sonra eylemi gerçekleştirmesi için güvenliğini sağladığı ve sonrasında desteklediği alçakça bir eylemdi..." dedi.
Hükümete de seslenen Ramanlı, İslam'ın onuruyla oynamaya cüret eden bu devlete artık hak ettiği cevabı vermesini istedi.
Ellerinde Kur'an-ı Kerim ve tevhid bayraklarıyla mitinge akın eden Kur'an aşığı vatandaşlar, "İsveç şaşırma sabrımızı taşırma", "Çekin pis ellerinizi Kur'an'ımızdan", "Biz Kur'an hafızları ve muhafızlarıyız" dövizleri açtı. Türkçe ve Kürtçe olarak; "Zalimler için yaşasın cehennem" ve "Kur'an'a uzanan eller kırılsın" şeklinde sloganlar ile sık sık tekbirlerin çekildiği mitingde, "Kur'an" ile ilgili ilahi ve ezgilerin okunması sırasında duygusal bir atmosfer oluştu.
Halklar, siyasi parti ve sivil toplum örgütleri olarak basın açıklamaları, basın yayın ve sosyal medyadan en güçlü şekilde tepkimizi göstermeye devam ediyoruz ve edeceğiz. Lakin bu eylemler tek başına yeterli değildir. Yapılacak olan; devletler, uluslararası kuruluşlar, cemaatler ve elinde imkân olan ümmetin diğer yapılarının güçlerini birleştirerek emperyalistlerin en güçlü silahı olan maddiyatlarına darbe vurmak için İsveç'e etkili bir ekonomik boykot uygulanması ve anladıkları tek dil olan "güç" ile cevap vermek olmalıdır.
Son çağrımızı ayetle iletiyoruz: "Kâfirlere de ki: Siz mutlak yenileceksiniz ve toplanıp Cehenneme sürüleceksiniz..." (Ali İmran Suresi: 12)
Bu saldırılar karşısında birlik olan ümmetin Kur'an'ın şahsı manevisi altında birleşmesini ümit ediyorum.
Selam ve dua ile...