Serhad Bayram

Yargıtay 9. İstiklal Mahkemesi

25.06.2011 09:36:11 / Serhad Bayram

İhya Der gönüllülerine verilen ve nihayetinde Yargıtay 9. Ceza Dairesince onanan 150 yıllık ceza bir kez daha göstermiştir ki, İstiklal Mahkemelerindeki ruh aynen yaşamakta, yaşatılmaktadır. Tüm İrtica dosyalarının son uğrakı olan 9. ceza dairesi 9. İstiklal Mahkemesi olarak ilk günkü heyecanıyla Müslümanlar üzerindeki heyecanlarını devam ettirmektedir.

Türkiye`de hukukun keyfiliğini, hukukun insanlara göreceli değişebilirliğini, adaletin ve doğrunun değil fikrin öncelikli olduğunu ve İstiklal Mahkemelerinin ilk günlerinde olduğu gibi bugün halen yukarıdan gelen emirlerle hâkim ve savcıların hareket ettiklerini anlatan bir örnek vermek istiyorum. Yo, Yo..! Hz. Resulullah`ın (asv) “Hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa cezası neyse uygularım” hadisini anlatıp sürüngenlerle kıyasa gitmeyeceğim. Yaşanmış, gerçek ve benim tanık olduğum bir vakayı anlatacağım.

Bir kardeşimiz var. 90`lı yılların ortalarından hemen sonra yakalanan bu kardeşin duruşmaları 28 Şubat Darbesi günlerine denk gelir. O dönem bütün İslami dosyalarda askeri darbenin zorbalığı ve hukuksuzluğu duruşmalarda kendini açıktan hissettirir. Bunu da o dönemde yargılanan tüm Müslümanlar yaqini olarak bilirler. Babası hem yaşadıkları ilde hem de Ankara`da eli kolu uzun, bürokraside hatırı sayılır dostları olan, bakanlarla, hatta bazı başbakanlarla bizatihi tanışıklığı olan bir kişidir. Bu kardeşimizin babası kendince oğlunu terbiye edip İslami Çalışmalarından uzak tutmak için yerel mahkemede duruşmaları devam ederken herhangi bir girişimde bulunmaz. Ona göre oğlu birkaç yıl yatınca korkacak, aklını başına toplayacaktı. Ama yerel mahkeme o günün şartlarında o kardeşe 12,5 yıl ceza verince işin buraya varacağını tahmin etmeyen baba Ankara`ya giden dosya ile ilgilenmeye ve oğlunu kurtarma çabalarına başlar. Nihayetinde bu çabalarının sonucunda oğlunun dosyasına bakacak olan heyetin hâkimine ulaşır ve onun makamında üç kişi olarak otururlar. Hâkim Bey, oğlu için çabalayan babaya aynen şunları söyler: “Burada para karşılığında dosyalar üzerinde oynayanlar var. Sen sakın onlara bulaşma. Ben dosya önümüze gelince gerekeni yapacağım. Beraatini veremesem bile yardım yataklığa düşürürüm. Yardım yataklığa düşürünce oğlunun yatarı fazlasıyla olduğundan oğlun tahliye olur. Ama ben elimden geldiğince beraat kararı çıkarmaya çalışacağım. Her halükarda oğlun tahliye olacak”

Hâkim Bey, kuvvetli bir referansla kendisine giden babaya ümid olmuştur. Hele para istememesi, hatta para karşılığında oğlunu bırakırım diyenlere kanmamasını salık vermesi Hakim Bey`in söylediklerinde samimiyetini göstermektedir!!! Baba cezaevine oğluna bu haberi müjde olarak yollar. O da zindanda istinbat ehline bunu açar. Günler geçer, mahkeme günü gelir ve o kardeşin dosyası olduğu gibi tastiklenir. Oysa hâkim beraat, en kötü ihtimal yardım yataklığa düşürüp tahliye sözü vermiştir. Baba soluğu aynı hâkimin odasında alır. Hâkim (o babanın anlatımıyla) kızarmış ve mahçup bir halde aynen şöyle der; “İnanın bize askerden emir geldi. İrtica dosyalarına asla müsamaha gösterilmeyecek ve tüm irtica dosyaları onanacak.” Baba zaten siyasetle iştigal eden biridir ve askerin soluğunun kışla dışına çıkınca işlerin nasıl yürüdüğünü iyi bilmektedir. Olayı kabullenmekten başka bir şey yapmaz, odayı terk eder..

O kardeş ise paşa paşa cezasını yatar. Çıktığında döşeğini içerde bırakmıştı. Nasıl olsa bir daha döneceğiz diye!

İhya Der mustazaflarına, o yaşlı anaya, o bacıya bakıyorum da hangi karanlık perde arkasından hangi karanlık ses “tastikle, tastikle” diye vesvese verdi? Hani Kabil`e “Öldür, Öldür” diyen o sesi biliyor olmalısınız. “Tastikle, tastikle” diyen, Ey Xennas ve Vesvas (1) olana kulak verip duran, Müslümanlara düşmanlık yapanlar! Habil`den bu yana biz bu saftayız. Öldük, öldürüldük, çocuklarımızdan en yaşlılarımıza kadar keder tasından ne acılar içtik, yaşlı analarımız, bacılarımız, fidan gençlerimiz ne musibetleri göğüsledi de bu mevziyi terk etmedik. Bırakın kargalardan aldığınız taktiklerle Habillerimizi gömmeyi. Gelin zaman varken aklınızı başınıza alın. Bu yolunuz Wallahi yol değil!

1— Xennas, Gizli ve sinsi hareket etmeyi adet edinen kimseler için kullanılır. Vesvas ise Vesvese veren demektir. Bknz: Nass suresi 4. ayet

Not: Üstad Bediüzzaman`a bir mahkemede 2 yıla yakın bir ceza verilince, buna itiraz edip az bulur ve 100 yıl ceza ister. İhya Der gönüllüleri toplamda 150 yıllık cezayla Üstad`a hediye yollamışlardır.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar