Bugün 6 Ekim...
Yasin Börü ve arkadaşlarının şehit edilişinin yıl dönümü. Rabbim şehadetlerini mübarek kılsın.
Şehit Yasin ve arkadaşlarını katledenler ile Gazze’de çocukları katledenlerin aynı zihniyet olduğunu gördük. Onları unutmadık ve unutturmayacağız. Bu vesile ile şehit Yasin ve arkadaşlarını bir kez daha rahmetle yad ediyorum.
Bugün aynı zamanda 7 Ekim’de HAMAS'ın Siyonist ablukayı kırmak için başlattığı harekatın üzerinden de bir yıl geçti.
Bu harekâta karşı Siyonistlerle koalisyon kuran başta ABD olmak üzere batılı ülkeler de Arz-ı Mev'ud safsatası ile Siyonistlerin yaptıklarına destek vermesi önüne geçilemeyen bir katliama dönüştü.
Siyonistler ve Katil Netanyahu gözlerini Anadolu’ya dikmiş ve bunun için her türlü insanlık dışı saldırıyı gerçekleştiriyorlar.
7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de en az 20 bini çocuk, 15 bini kadın olmak üzere 45 bine yakın insan şehit oldu. 2 milyar Müslüman ve 8 milyar insanın izlediği bir soykırım!
Gazze'de yaşanan mezalimi anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor. Tarihin karanlık sayfalarında yer alacak, insanlık adına bir utanç vesikası!
Dünyanın yaşanan bu vahşete seyirci kalmasından dolayı Siyonistler bir güç sarhoşluğuna tutuldular.
TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan Genel Kurula hitabında israilin Arz-ı Mev'ud yani vaat edilmiş topraklar vurgusu yaparak bu “hezeyanla hareket eden Siyonistlerin Filistin ve Lübnan’dan sonra gözlerini dikecekleri yer bizim topraklarımız olacaktır” dedi özetle.
Evet doğru ilk günden bu yana aynı şeyi söyleyip duruyoruz.
Bizler bunu biliyoruz ve bildiğimiz halde ne kadar tedbir alıyoruz veya tedbir alıyor muyuz?
Örneğin onları ekonomik olarak çökertmek elimizde iken neden hâlâ ticari ilişkilerimizi tamamen kesmiyoruz?
Neden hâlâ çifte pasaport sahibi Siyonistlerin gidip katliamlar gerçekleştirip geri dönmelerine göz yumuyoruz?
Bir avuç siyonisti yerle bir edecek güce sahibiz fakat orada yaşanan vahşet ve soykırıma seyirci kalıyoruz.
Sonuç; kendini yenilmez zanneden bir avuç siyonistin yeni katliamlar yapmak için bölge ülkelerine saldırma teşebbüsünde bulunduklarını hatta saldırdıklarını hepimiz gördük.
Siyonistlerin Gazze’yi aşarak bölge ülkelerini ele geçirme amacı aşikâr. Vaat edilmiş topraklar safsatasıyla on binlerce insanı katleden siyonist şebeke şimdi de bölge ülkelerine göz dikmiş durumda. Bu tehlikenin bilmem ne kadar farkındasınız.
Türkiye’nin doğusu ve güneydoğusunu kan gölüne çeviren PKK’nın da siyonistlerden beslendiğini hatta siyonistlerin genlerini taşıdıklarını da biliyoruz.
Ve yıllardır Türkiye, özellikle Türkiye’nin doğusu üzerindeki kirli hesapların artık gün yüzüne çıktığı, aşikâr olduğu herkesin malumu oldu. Hatta bunu gizlemediklerine de şahit oluyoruz.
Siyonistlere açıktan destek veren, bunca vahşet ve katliama rağmen vicdanı sızlamayıp hâlâ siyonistleri canhıraş biçimde aklamaya çalışanlar var.
Netice; bir milli güvenlik sorunumuz var. Yıllardır bunu yapmaya çalışıyorlar, bunun farkındayız. Siyonistlerin ülkeyi kaosa sürüklemek için özellikle bölge insanını maşa olarak kullandıklarını gördük. Gencecik bedenlerin nasıl katledildiklerini gördük. Bölgenin bir köstebek yuvasına döndüğünü de gördük. Tüm bunların gerisinde Siyonistlerin olduğunu biliyoruz.
Onları destekleyen başta ABD ve batılı ülkelerden aldıkları güç ve cesaretle her tarafa saldırmaya başladılar.
Tüm dünyanın gözleri önünde, yaşanan vahşete rağmen ABD, siyonistlere destek veriyor, teşvik ediyor.
Aksa Tufanı Operasyonu, küfrün tek bir millet olduğunu gösterdi. Müslümanların kendi aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakmaları, ittifak ve vahdet içine girmelerinin gerekli ve mutlak surette olması gerektiğini gösteriyor.