Irak ve Afganistan`ı işgal ederek yüz binlerce insanı katleden ABD ve Batılı müttefikleri kana doymak bilmiyor. Şimdi Hürmüz Boğazı ve çevresinde yeni bir körfez savaşının hazırlıklarını başlatmış durumdalar. Aylardan beri devam eden askeri tatbikat ve sevkiyatlar giderek artış kaydediyor. Amerika girdiği Afganistan ve Irak maceralarından ders almamış görünüyor. Hedefte bu defa İran var.
Kurulduğu günden beri İslam Cumhuriyetine düşmanlığını gizlemeyen ABD ve İsrail, bugüne kadar İran`ı karıştırmak, güçsüz bırakıp istikrarsız kılmak için çok çaba harcadılar. İslam Devrimi rehberi İmam Humeyni(ra) Amerika için “Büyük Şeytan” demişti. Zaman, İmam`ın ne kadar isabetli ve firasetli bir tanımlama yaptığını gösterdi.
Horişima ve Nagazaki, Vietnam, Kore, Irak ve Afganistan.. Amerikanın kan gölleri oluşturduğu yerlerden bazıları. Kapitalizmin sınır tanımayan iştah ve ihtirası insanlığa bunca acılar çektirmeye devam ediyor. İşin ilginç yanı, bu gerçek “ŞEYTANi” güç, işgal ettiği her ülkeye insani değerleri taşıyan bir “Kurtarıcı Melek” diye giriyor. Bu suret-i haktan görünen mahlukun savaşlara ve ülkeleri harap etmeye ne zaman doyacağını bilen de yok. Bilinen o ki, bu tür savaşlar ABD`nin mukadder sonunu hızlandırmaktan başka bir iş görmeyecektir. Çünkü zulmün ve barbarlığın ömrü uzun olmaz. Küfür devam eder ama zulüm etmez.
ABD, Irak ve Afganistan`da girdiği savaşlardan masum kanı akıtmak ve her iki ülkeyi harabeye çevirmek dışında bir sonuç elde edemedi. Savaşın getirdiği mali faturalar başta ABD ve Batı ekonomilerini ağır bir krize sokmuş durumda. Peki mevcut ekonomik krize rağmen ABD körfez bölgesinde İran ile bir savaşı göze alabilir mi?
Amerika, İran konusunda belki ekonomik yaptırımlarla sonuç almayı umuyor. Sıcak savaş, ikinci seçeneği gibi görünüyor. Çünkü İran`ın Afganistan ve Irak olmadığını çok iyi biliyor. Ancak, İsrail`in ABD` yi sıcak savaşa zorladığı olgusunu da unutmamak lazım. İsrail bugün her zamankisinden daha fazla Amerika`ya hükmeden bir güç durumunda.
İsrail istihbaratı Mossad, İran bilim adamlarına düzenlediği suikastlerle gözdağı vermeye ve tansiyonu yükseltmeye çalışıyor. Son olarak nükleer fizikçi Mustafa Ahmedi Ruşen, arabasına yerleştirilen manyetik bir bomba ile katledildi. Bu saldırı, son iki yılda İranlı nükleer bilim uzmanlarının hedef olduğu dördüncü saldırı.
İsrail çatışma istiyor, çünkü muhtemel bir İran-ABD savaşından en karlı çıkacak olan kendisidir. Bölgede kendi güvenliği için tehlike oluşturan İran gibi bir ülkenin istikrarsızlaştırılması, zayıflatılması İsrail`i ziyadesiyle mutlu edecek bir durumdur.
Peki, Amerikanın katılmayacağı bir askeri operasyonu İsrail tek başına yapabilir mi? Bu, İsrail için çok zor bir şey; buna cüret edebileceğini de sanmıyorum. 1981`de Irak nükleer santralini bombalayan İsrail, şayet bugün aynı şeyi İran için de yapabileceğini düşünüyorsa büyük bir yanılgı içine girmiş demektir. Şeytanlıkta Amerika`yı aratmayacak kadar ileri olan Siyonist siyasetin böyle bir karar alabileceği yakın bir ihtimal olarak görünmüyor.
Şayet Amerika savaş seçeneğini tercih edecek olursa, bunun hava saldırısı ile sınırlı kalacağı kanaati ağır basıyor. Çünkü Amerika, İran`a bir kara harekatını göze alamaz. İran`ın ne Irak`a, ne de Afganistan`a benzemediğini herkes biliyor. Tarihi geleneğinde uzun yıllar savaşı sürdürebilme kudret ve kararlılığı olan bir ülkeye kara harekatı düzenlemek cesaret ister. Muhtemel hava saldırısıyla da İran`ın nükleer proğramına ne ölçüde zarar verilebileceği kesin değil. O halde yapılacak sınırlı bir hava saldırısıyla İran`a belki bir göz dağı verilmesi hedefleniyor.
İran`ın muhtemel bir saldırıya vereceği karşılığın doğuracağı sonuçlar da hesaba katılınca Obama yönetimi savaş seçeneği konusunda tereddüt etmektedir. Çünki İran elindeki mevcut imkanlar ile bütün bir bölgeyi ateşe verebilecek imkanlara sahiptir ve işin tehlikeli boyuta vardığını görünce bunu yapmaktan çekinmeyecek cesur bir yönetici kadroya sahiptir. İranlı yöneticilerin bu cesaret ve kararlılığı Amerika ve İsrail`i korkutan tek nokta olsa gerek. Çünkü İran yöneticileri Saddam ve Kaddafi örneklerinden çok şey öğrenmiş olmalı. Zalim saldırgana karşı koymada tereddüt göstermek, kendi sonunu hazırlamak demektir.
Muhtemel bir İran -Amerika çatışması başlarsa bunun sonuçlarının neler getireceğini tahmin etmek çok zordur; ancak İran`a yapılacak bir saldırının Amerika için sonun başlangıcı olacağı kesindir.