15 Temmuz gecesi bu ülkenin tam anlamıyla ‘kefen yırttığı` bir gece oldu. Ülke çok müthiş bir askeri darbe girişimine şahit oldu. Geçmişi darbelerle hayli zengin olan ülkemiz hiç bu kadar dehşetli bir darbe girişimine şahit olmadı. Hayati önemi haiz kurumların bombalanması, öldürülme kastıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan`ın kaldığı yerin hedef alınması bir darbeden öteye sanki bir savaş planını andırıyor. Ankara`daki bombalama olayına şahit olan bir dostum, o saatleri başka bir ülkenin Türkiye`ye saldırısı diye zannettiklerini söyledi. Demek bu ülkenin verilmiş bir sadakası varmış.
Askeri darbenin ordu içinde yuvalanmış belli bir kesimin işi olduğu anlaşılıyor. Şayet bütün bir ordunun kararı olsaydı belki başarılı olacaktı. Ancak hemen ekleyelim ki şayet halk Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın çağrısı ile dışarı çıkmamış olsaydı ülke şimdi çok kötü durumda olacaktı. Muhtemelen çok kanlı olaylar yaşanacak ve ülke bir iç savaşa doğru sürüklenecekti. Her şeye gücü yeten Allah`ın takdiri ve hesabı diğer bütün hesapları devre dışı bıraktı. İlgili ve yetkililerin önce Allah`a hamd, sonra bu halka hakiki teşekkür borçları var.
Önceki darbelerde sessiz kalan halkımızın bu defaki çıkışı takdire şayandır. Toplumdaki bu değişimin elbette farklı sebepleri vardır. Artık sosyal bilimcilerin bu yeni olguyu ele almaları ve bunun sebeplerini ortaya çıkarmaları gerekir.
Paralel yapı denilen gücün devletin kurumları içinde çok iyi bir şekilde örgütlendiği biliniyordu. Ancak bir askeri darbe yapabilecek güç ve cesarette oluğu tahmin edilmiyordu. Ortaya çıkan durum bu tahminin yanlış olduğunu gösterdi. Önemli kurumların en hassas noktalarını ele geçiren bu yapının kendisini gizleyebilmiş olması da üzerinde durmayı gerektirecek başka bir noktadır. Çok iyi eğitim aldıkları bilinen bu yapı elemanlarının halkın direnciyle karşılaşabileceklerini hesaplamamış olmaları nasıl izah edilebilir?
Şimdi asıl önemli olan bu darbe girişimini kimin planladığını ortaya koymaktır. Bu askeri darbe planının dış bağlantıları ortaya çıkarılmadan yapılacak izahların hiç biri bize işin özünü veremeyecektir. Kanaatim o ki, paralel yapı darbeyi planlayan dış gücün amelesi ve taşeronu olmaktan başka bir şey değildir. Eğer bu işin uluslararası bağlantıları ortaya çıkarılamaz ise birçok şey karanlıkta kalmaya devam edecektir.
Üçüncü dünya ülkelerinde meydana gelen askeri darbelerin büyük güçlerden bağımsız meydana geldiğini söylemek çok zordur. Özellikle NATO üyesi bir ülke olan Türkiye`de askeri darbelerin ancak ABD onayı ve icazetiyle gerçekleştiğini biliyoruz. İlerleyen günlerde bu konu etrafında bazı ipuçlarının ortaya çıkacağını umuyoruz.
Halkımızın darbe girişimine karşı sadece malum paralel yapıyı görmesi ve onu hedefe koyması anlaşılır bir şeydir. Ancak paralel yapının asıl işi yapanın elinde bir sopa olduğunu bilmek ve sopayı tutan elin kim olduğunu sorgulamak gerekir. İlgili yetkili kurumlar bunu ortaya çıkarmak için çaba harcamalı ve ulaşılacak bilgileri halkımız ile paylaşmalıdırlar. Meydanlara çıkıp göğsünü kurşunlara siper eden kahraman bir halkın olup bitenin aslını, özünü bilme hakkı yok mudur?
Darbe girişiminin ilk saatlerinden beri kimi devletlerin ilgili medya kuruluşlarının yaptığı yorumlar aslında darbenin hedefini de gerçek sahibini de ele verir mahiyetteydi. İçeride de darbeye yapılan yorumlar her kesin ayarını bir kez daha ortaya çıkarır mahiyetteydi.
Takip edebildiğim kadarıyla Mısır ve Suriye medyası deyim yerindeyse zil takıp oynuyordu. Mısır medyası Kahraman Türk ordusunun ‘darbe` değil ‘devrim` yaptığını ve Türkiye`deki İhvan yönetimini devirdiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın da Almanya`dan iltica talebinde bulunduğunu söylüyordu.
Perde arkasına bakılırsa bu darbenin İsrail ve ABD yapımı bir iş olması gerekir. Ancak büyük şeytanın planı bozulmuştur. Darbe başarılı olamamıştır. Peki B ve C planları var mıdır? Elbette yoktur diyemeyiz. Paralel yapı tamamıyla bir maşadır. Asıl hedef bir süreden beri ABD ve İsrail için artık çekilemez olan Erdoğan`ın ortadan kaldırılmasıydı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar bu halka çok şey borçludur. Bu halk Menderes`ten Erbakan`dan esirgediği desteği Erdoğan`a verdi; göğsünü tanka hedef ederek ülkeyi bir beladan kurtardı. Artık iktidar bunun değerini unutmasın.
Halkın istediği adil bir anayasa ve yönetim şekli acilen oluşturulsun. Kürt sorununu doğru bir şekilde çözme çalışmaları başlatılsın. Paralel yapının işlediği cürümler ortaya çıkarılsın, mağdurların mağduriyetleri hemen giderilsin. Paralel ile mücadele ederken masum insanların hukuku çiğnenmesin. Bir paralel ortadan kaldırılırken başka paralellerin oluşmasına müsaade edilmesin.
Darbeciliği besleyen mevcut eğitim sistemi baştan sona elden geçirilsin. Çocuklarımızın konuşarak problemleri çözme kültürü ile yetişmelerini sağlayacak sağlam bir eğitim sisteminin temelleri atılsın. Eğer yaşanan bu musibet bunların yapılması için bir sebep olursa akıbet hayır olmuş olacak. Aksi durumda gelecek bir başka musibet -Allah korusun- bundan çok daha kötü olabilir.