Selahaddin Yıldırım

Dostumuz İsrail, peki düşmanımız kim?

22.01.2016 09:18:00 / Selahaddin Yıldırım

Şu an ‘bölgemizde olup bitenlerden en çok yararlanan kimdir` diye sorulacak bir sorunun doğru cevabı,  ‘siyonist işgal rejimi` olacaktır. İşgal altındaki Filistin toprakları ve Filistinlilerin uğradıkları zulümler bölgenin bir numaralı gündemiyken, şimdi bu asıl gündemi unutturan yeni ve yapay birçok gündemler oluşturuldu. Irak`ın bölünme tehlikesi, Suriye`deki iç savaş, IŞİD meselesi, Kürt`lerin durumu, İran ve Suudi çekişmesi, Suudi ve Yemen savaşı, Mısır ve Türkiye ilişkileri, Türkiye ve Suriye,  PKK, PYD, Hizbullah, el Kaide, Husiler ve daha buna benzer birçok gündemler... Üç- beş yıldan beri çıkarılan bu suni gündemler, asıl gündem olan Filistin ve Kudüs`ün işgalini,  Filistinlilerin uğradığı mezalimi unutturdu.

Siyonist rejim, kurulduğu günden beri hiç bu kadar rahat bir dönem yaşamadı. Bölgenin iç çalkantılarla vakit ve enerji kaybetmesi kadar işgalci siyonist rejime yarayan başka bir şey olamaz. İsrail, Suriye meselesi çıktığından beri sessiz ve sinsice olup biteni seyrediyor. Tarafların birbirlerini takattan düşürecek seviyede savaşı devam ettirmelerini istiyor. Müslümanların Suriye`de birbirlerini yemelerini keyifle izleyen İsrail, diğer yandan Filistin`de yarım kalmış hesaplarını tamamlama işlemlerine hızla devam ediyor. Kavga ve kaos ortamı en çok hırsız ve talancılara yarar; kurt sisli havayı sever.

Suriye`deki kanlı iç savaşın İsrail`e sağladığı yararlar saymakla bitmez. Her şeyden önce, burnunun dibinde güçlü bir orduya sahip bir Arap devleti bütün kurum ve kuruluşlarıyla felç duruma düştü. Acımasızca süren kör kavga sadece Suriye`yi değil, bölgenin en güçlü devletlerinden İran, Suudi Arabistan ve Türkiye`yi de çok zor durumlara düşürdü.

Suudi Arabistan, Suriye`de vekâleten sürdürdüğü savaştan bir netice alamadığı gibi, yedi aydan beri Yemen`de sürdürdüğü sıcak savaştan da somut bir netice elde edebilmiş değil. Bu ülke, hem Suriye, hem de Yemen`de aynı anda sürdürdüğü savaşı kazanabilecek mi? Yemen bataklığına sürüklenmesi yetmiyormuş gibi İran ile de savaşın eşiğine gelmiş durumda. Petrol fiyatlarının dibe vurduğu bir zamanda, tek geliri petrol olan Suudi, sırtına aldığı bu ağır yükleri ne zamana kadar taşıyabilecek?

 Türkiye`nin Suriye meselesinde en çok zarar gören ülke olduğu biliniyor. Türkiye`nin düştüğü durum da, İsrail`i mutlu eden olaylardan biridir. En son Rusya ile girilen krizin Türkiye`yi yeniden İsrail`e yaklaştırması ise, Tel Aviv`i ziyadesiyle memnun etmiştir. 

Öyle ki, neredeyse bölgede esen her rüzgâr İsrail`e yarıyor. Peki, bütün bunlar tesadüfle izah edilebilir mi?

 Türkiye ve Suudi Arabistan`ın istikrarsızlaştırılması planı devam ederken, Suriye meselesinde alevlenen Suudi-İran rekabetinin her iki ülkeyi savaşın eşiğine getirmiş olmasına ne buyrulur? Suudi Arabistan öncülüğündeki diğer körfez ülkeleri de, İsrail`i değil, İran`ı yegâne düşman olarak biliyorlar. ABD`nin İran ile vardığı nükleer anlaşma ve İran`a uygulanan ambargonun kalkması da, İran`dan çok İsrail`e yaradı. Çünkü İran`ın güçlenmesinden korkan Araplar, İsrail`e yanaşıyor. İran, ambargodan kurtuldum derken karşısında yeni bir cephe buldu. Şu manidar tesadüflere(!) bakın bir. Rusya`nın Suriye`ye müdahalesi Türkiye`yi,  ABD`nin İran ile anlaşması Arapları İsrail`e yanaştırıyor.

Dış güçlerin bölgeye müdahaleleri ve aldıkları kararlar neticesinde ayağına gelen bu fırsatları İsrail`in değerlendireceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Kürtlerin bağımsızlık mücadelesine öteden beri ilgi duyan İsrail şimdi bunu açıktan ifade etmede bir sakınca görmüyor. Türkiye`ye dost(!) olan İsrail, Kürtlerden dostluğunu esirger mi? Dün beklenen açıklama geldi bile. Siyonist rejim Adalet Bakanı Ayaled Shaked, İsrail olarak ‘ bağımsız Kürt devletinin` arkasında olduklarını söyledi. Shaked, Kürtleri, ‘devletsiz kalan halkların en büyüğü` olarak niteledi ve ‘ inanıyoruz ki bu gelişme İsrail`in çıkarına olacaktır. Çünkü bu, İsrail düşmanlarının zayıflamasına sebebiyet verecektir` dedi.

Bu konuşmanın neresi doğru değil? İsrail Kürtlerin hukukuna destek(!) verirken Kürtlerin din kardeşleri onları kimliksiz bırakmanın derdindeler.

Siyonistler, Suudi-İran gerginliğini bir Arap-İran savaşına çevirmek için kim bilir neler planlıyorlardır. Bölge, İsrail`i dost görme noktasına getirildiyse artık bundan sonra olacakları varın düşünün. Kılavuzu karga olanın... deyişini hatırlayın.

Eh,  dostumuz İsrail ise, düşmanımız kim peki? Düşmansız yaşamak olur mu? Bunu bilmeyecek ne var? Düşmanımız İran ve bilcümle Şii`ler tabii ki! Dostumuz(!) İsrail dün bunu da açıkladı. Siyonist rejimin Savunma Bakanı Moşe Yolon, ‘Tahran İsrail için en büyük tehdittir. Eğer bir seçim yapmak durumunda olsam IŞİD`i İran`a tercih ederim` dedi.

Dost ve düşman belirlemede bundan daha açık ve akıllı bir izah olabilir mi? Evet, Yahudi milleti gerçekten zeki.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar