Selahaddin Yıldırım

Cenevre-2’den bir şey çıkar mı?

24.01.2014 10:03:00 / Selahaddin Yıldırım

Suriye meselesi dünya gündemine bir kez daha oturdu. İsviçre`nin Montrö kentinde başlayan Cenevre-2 Konferansı görüşmeleri dolaysıyla ilk kez muhalif cepheden temsilciler ile Baas rejimi heyeti bir masa etrafında bir araya geldiler. Cuma günü Cenevre`de BM ve Arap Birliği Suriye temsilcisi El Ahdar el İbrahimi`nin aracılığı ile başlayacak görüşmelerin zor geçeceği ifade ediliyor. Görüşmelerden Suriye`de siyasi bir çözüme ulaştıracak bir sonucun çıkmayacağı, en azında akan kanı durduracak sınırlı bir ateşkes sağlama şansının bile yok denecek kadar az olduğu ifade ediliyor.

Cenevre-2 Konferansının niçin başarılı olmayacağını anlamak zor değil elbette. Çünkü bu konferansı düzenleyenler, Suriye`de taraflara silah sağlayan, yangına odun taşıyan ABD ve Rusya`dır. Bu devletlerin amacı,  Suriye`ye barış getirecek bir çözüm bulmak değil;  bunlar, Suriye`de rejime karşı savaşı sürdüren İslami gurupları etkisiz kılmanın derdindeler. İşin başından beri yangına benzin taşıyan bu devletler ve bölgedeki uyduları, şimdi Cihadi gurupları temizlemek için bir çare arıyorlar. ABD`nin kontrolündeki muhalefet ile Baas rejimini, ‘terörist` olarak belirledikleri guruplara karşı bir cephede buluşturma Cenevre-2 nin gerçek amacıdır. Bundan dolayıdır ki, konferansa Suriye halkının gerçek temsilcileri katılmamışlardır. Suriye halkının önemli bir kesimi olan Kürtler de konferansa davet edilmemişlerdir. Dolayısıyla bu konferanstan Suriye halkı için hayırlı bir sonucun çıkması beklenemez.

Montrö`de başlayan konferansta tarafların ilk gün yaptıkları konuşmalar, muhtemel bir çözümün ne kadar uzak olduğunu gösteriyordu. Suriye rejimi Dışişleri Bakanı Velid Muallim üç yıldan beri konuştuklarının aynısını tekrarladı. Cenevre`ye terörle mücadeleyi konuşmak için geldiklerini söyleyen Muallim, Türkiye`yi ve Başbakan Erdoğan`ı teröristlere destek vermekle suçladı. Konuşmasında ‘ Bu salonda teröristlere destek verenler var` diyen Muallim, BM Genel sekreteri Ban Ki-Mun ile de tartışma sayılacak bir diyaloga girdi.

Geçen yıl haziranda yapılan Cenevre-1`de kabul edilen, geniş yetkilere sahip bir geçiş hükümetinin kurulması esası üzerine devam etmesi gereken Cenevre-2`nin bu hedefi gerçekleştiremeyeceği belli. Çünkü, Rusya henüz Esed`siz bir çözüme evet demedi. ABD Dışişleri Bakanı Kerry ise her gün farklı bir şey söylüyor.

BM ve uluslararası camia üç yıldan beri Suriye`deki insani dramı sadece seyrediyor. BM ve Batı dünyası 1990`larda Bosna`daki vahşi katliama da seyirci kalmamış mıydı? Cezayir`deki askeri cuntanın işlediği katliamlara da destek sağlayanlar bunlardı elbette. Geçmişe gitmeye ne gerek var, katliamcı Mısır cuntasına destek verenler de ABD ve Rusya değil mi? Şimdi bu devletlerin Suriye ve halkına hayırlı bir çözüm üretmek için çaba harcadıklarına nasıl inanalım?

Suriye üç yıldan beri bu devletler ve bunların bölgedeki uyduları tarafından sergilenen oyun neticesi tarifi imkânsız acılar ve yıkım yaşamaya devam ediyor. Bu acıların ne zaman biteceğini ise bir tek Allah bilebilir ancak.

Son günlerde ortaya çıkan bazı belgeler Suriye halkının bildiğimizden çok daha korkunç vahşetlere maruz kaldığını gösteriyor. Suriye ordusunda 13 yıl görev yapmış askeri bir polisin muhaliflere sızdırdığı fotoğraflar dehşet verici. Baas rejimi binlerce muhalifi işkencelerle öldürmüş. Fotoğraflarda tutukluların elleri ve ayakları bağlı olarak işkence gördükleri, tel,ip ve hatta araçlardaki triger kayışına benzer cisimlerle boğularak öldürüldükleri anlaşılıyor. Bu vahşet Baas`ın işlediği ilk vahşet değil elbette.  1980`li yıllarda Hama`da işlenen katliamda da binlerce sivil vahşice katledilmişti. Savaş suçu işleyen bu rejime karşı uluslararası mahkeme ve insan hakları örgütlerinin ne zaman harekete geçeceği merak ediliyor.

Suriye`de savaşın bu kadar uzamasında önemli rol alan etkenlerden biri de muhalif güçlerin durumudur. Muhalefet, içeride ve dışarıda etkin bir birlik oluşturma konusunda başarı sağlayamadı. Üstelik bu son haftalarda birbirleriyle de boğuşmaya başladılar. Muhalefetin bu durumu düzelmediği sürece, Baas rejimi kan akıtmaya, dünya da bunu seyretmeye devam edecektir.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar