Cihad ile şiddet, gece ile gündüz kadar net bir şekilde yek diğerinden farklı şeylerdir. Hakkın hakimiyeti için zulme ve zalime dur demek, insan onurunu ve özgürlüğünü tecavüzden korumak için gösterilen her türlü gayret ve çabayı ifade eden cihad, İslam`ın ana temellerinden ve kulu Allah`a yaklaştıran, toplumu erdemli kılan yüce ibadetlerden biridir. Toplum bünyesini bir canlı organizmaya benzetirsek cihad onun savunma sistemi mesabesindedir. Yüce Allah her yaratığa kendini savunma ve koruma yeteneği bağışladığı gibi, hakkı ve adaleti yaymayı şiar edinen Müslümanlara da kendilerini cihad yolu ile ifade edip savunmayı meşru kılmıştır.
Cihad gibi, diğer bütün ibadetlerin nasıl icra edilecekleri, ibadetlerin Allah katında makbul olması için gerekli şartların neler olduğu Kur`an ve Sünnet tarafından belirlenmiştir. “ Nasıl namaz kılıyorsam siz de öyle kılınız” diyen Rasulullah(as), cihad`ın da nasıl yapılacağını ümmetine öğretmiştir. Kur`an, cihad kelimesini kullandığı her defasında “fisebilillah”(Allah yolunda, Allah için) kaydını kullanır. Yani; bu demektir ki, Allah rızası dışında yapılan savaş ve diğer uğraşlar cihad sayılmaz. Sadece siyasi, ekonomik, kısacası dünyevi amaçlı bir iş ve uğraş cihad sayılmaz. İntikam almak,cihangirlik taslamak,hegemonya kurmak,bir iktidarı devirip onun yerine geçmek vb çıkar amaçlı eylemler, ne ibadettir ne de cihad.. “Allah yolunda” kaydı, cihad`ın ibadet olması için olmazsa olmaz şarttır. Aşağıda verilen olay, cihad`ın maksadını açıklamak açısından hayli manidardır. Buyurunuz, okuyalım.
Hz Ali (ra), savaşların birinde, yakaladığı birini öldürmek üzereyken adam, Hz Ali`nin yüzüne tükürür. Olay karşısında hiddetine yenilmeyen Hz Ali, adamı öldürmek üzere kaldırdığı kılıcını kınına kor ve adamı serbest bırakır. Bu durum karşısında hayretler içinde kalan adam; beni öldürmekten neden vazgeçtin, diye sorunca Hz. Ali, “seni hak uğrunda Allah için öldürecektim, ama yüzüme tükürünce nefsim araya girdi. Şayet seni öldürecek olsaydım nefsim için intikam almış olacaktım; bundan dolayı seni öldürmekten vazgeçtim” der. Niyetteki halisiyet ve samimiyetin bu derecesi karşısında hayrete düşen adam, hemen şehadet getirir ve Müslüman olur.
Peki, cihad`ın amacını ve felsefesini çok mükemmel anlatan buna benzer örneklere çokça sahip bir ümmet, son dönemlerde neden bu mübarek ad altında yapılan şiddet tablolarıyla sarsılıyor, hücuma uğrayıp itham ediliyor? İslam adına, cihad namıyla ortada dolaşan şiddet görüntüleri iman edenleri üzdüğü gibi, bu gibi şiddet olayları, İslam ümmeti üzerindeki kirli hesaplarını icra etme için bahaneler arayan zalimlere gerekçe sunmaktan başka bir iş görmüyor maalesef.
Cami ve kiliselere yapılan saldırlar ne zamandan beri cihad sayılmış? Masum insanları rehin alıp öldürmek, öldürdüğü muhalifin iç organlarını ısırıp çiğnemek hangi şeriatta vardır? Değişik adlar ile İslam coğrafyasının muhtelif yerlerinde kendilerini cihatçı, selefi vb isimlerle adlandıran bazı gurupların sergilediği şiddet görüntülerinin İslam`da ve Kur`an`da bir karşılığı yoktur ve olamaz. Akl-ı selim sahibi hiçbir kimse de bu görüntülerin faillerini haklı bulamaz.
Bu görüntülerin meydana gelmesine neden olan Müslümanları tasvip etmediğimiz gibi, bunun ne İslam`a ne de mazlum Müslümanlara bir fayda sağlamadığına/sağlamayacağına da inanıyoruz. Ancak bu görüntüleri İslam`a düşmanlık amacıyla kullanıp, bu gibi tabloların oluşmasında birinci derecede rol alan İslam düşmanı zalimleri göz ardı etmek büyük bir yanılgıdır. Amerika ve onun Batılı müttefikleri, bu tür görüntülerin baş müsebbibidirler. Bunlar; Filistin, Afganistan, Irak,Yemen, Somali vb yerlerde işledikleri vahşi cinayetler ve uyguladıkları insanlık dışı işkencelerle karşı şiddetin oluşmasına yardım ve yataklık ettiler. Ülkesi işgale uğrayan bir müslümanın kendini savunurken işlediği yanlışa yanlış dememek elbette doğru değildir; ancak onu bu yanlışa sevk eden faktörleri ve aktörleri görmezden gelmek de çok daha büyük bir hatadır bence.
Her türlü şiddet ve zulmü ortadan kaldırmak için ilahi bir emir olarak vaz edilen cihad ilkesini - cehalet sonucu- zıddına inkilap ettirme becerisi gösteren bu Müslümanlara Allah basiret ve sabır ihsan etsin.