Arap baharının başarıyla sonlandığı ülkelerin hepsi önemli bir merhaleden geçiyor. Devrilen diktatörleri besleyen çıkar ve zulüm çarkının ortadan kalkması sanıldığı gibi kolay olmayacağa benziyor. Çünkü bölgenin hem ekonomik hem de stratejik açıdan taşıdığı eşsiz konumu, buralarda iktidarın kimin elinde olması gerektiği konusunu son derece önemli kılmaktadır. Özellikle Mısır gibi her açıdan bölgenin merkezi olma özelliği taşıyan bir ülke söz konusu olunca, başta ABD ve İsrail olmak üzere bütün bir Batı dünyası olaylara gizliden veya açıktan, direk veya dolaylı yollardan müdahale etmeyi politikalarının esası haline getirmişler. İşler kendilerinin istemediği bir mecraya doğru gidiyorsa şayet, bu ülkelerde karışıklık çıkararak oraya bir şekilde müdahalede bulunma ortamını oluşturuyorlar. Irak, Afganistan, Libya müdahaleleri bu gaddar siyasetin taze ve canlı örnekleri olarak karşımızda durmaktadır. Suriye için müdahalenin müsait ortamını da tamamlamak üzereler. Suriye meselesini de muhtemelen bu yıl halledebilirlerse şayet, peşinden İran`a yöneleceklerdir.
Arap ülkelerindeki uyanışı saptırmak ve halkı umutsuzluğa mahkûm ederek hayatından bezdirmek için gereken her şey yapılıyor. Devrilmiş diktatörlerin dönemini aratacak, her açıdan istikrarsız bir ortamın oluşması için içeriden ve dışarıdan saldırı başlamış durumda. Bugünlerde bunun en göze çarpan örneği Mısır. Mısır artık kuşatma altında. Yapılan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan İhvan hareketinin elini ayağını bağlayarak cezalandırma ameliyesi net bir şekilde yürürlüğe girmiş durumda. Mısır`da bütün yetkileri elinde tutan Askeri Konsey, Amerika ne istiyorsa onu yapıyor. Mısır devrimini yapan güçleri terbiye etmek için düğmeye basıldı. Artık önümüzdeki günlerde çok daha vahim ve moral bozucu hadiselerle karşılaşırsak şaşırmayalım.
Mısır`da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna iki gün kala Mısır Anayasa Mahkemesi ile Askeri Konseyin aldığı bazı kararlar büyük senaryonun uygulanmaya başlandığının ilk göstergeleri olması açısından dikkat çekicidir. Seçimlerden İhvan adayının çıkacağını anlayan Askeri Konsey ile hepsi diktatör Mübarek`in atadığı hâkimlerden müteşekkil Anayasa Mahkemesi hemen harekete geçti. Hukuki hiç bir mesnedi olmayan kararlar aldılar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden iki gün önce iptal edilen parlamento seçimleri ile yeni cumhurbaşkanının yetkilerini kısarak onu sadece bir onay makamı haline getirme kararları, Mısır`ı istikrarsızlaştırma ve halkın yaptığı devrimi çalma girişiminden başka bir şey değildir.
Mısır devrimi henüz daha ayakları üzerine kalkmamışken katledilmek isteniyor. Ve bunu kurdukları sinsi oyunlarla yapmaya çalışıyorlar. Seçimlerin galibi İhvan-ı Müslimin hareketini hedefe koyarak saldırmak daha bir işlerine gelecektir. Çünkü halkı doğrudan hedef almaya cüret edemezler. Evet, Mısır`da asıl büyük mücadele bundan sonra cereyan edecek. Ve devrimin kaderini de bu mücadelenin sonucu tayin edecektir. Askeri Konsey, Emniyet ve istihbarat başta olmak üzere bürokrasi ve devlet kurumlarında sinsice fırsat kollayan bütün bir eski rejim kalıntıları hep beraber saldırıya geçtiler. İhvan hareketini çok zor günler bekliyor. Hatta seçimlere yapılan itirazın Ahmet Şefik lehine sonuçlanması bile gerçekleşebilir. Dolayısıyla Mısır, patlamaya hazır bir bomba gibi. Önümüzdeki aylar, İhvan`ın ya halkla beraber statükoya direnerek rüştünü ispatlaması veya da bu statükoya teslim olup idare-i maslahatçı konumuna düşmesine sahne olacaktır.
İhvan hareketi kendisine saldıran cepheye karşı en ufak bir gevşeklik gösterip tavizler verecek olursa, hem kendileri hem de Mısır için iyi sonuçlar çıkmayacaktır. Şu an Mısır`daki durumu Türkiye`deki 28 Şubat süreci gibi tahlil edenler var ki, bu tahliller elbette doğrudur. Hatta, Mısır`ın durumu bundan da daha vahimdir denilebilir.
Önümüzdeki günler, Mısır devriminin var veya yok olma meselesinin sonuçlanacağı günler olacaktır. Şer odakları var güçleriyle hücuma geçmiş vaziyetteler. İhvan, kararlı ve azimli bir şekilde, halkın yanında kalarak, birlik ve beraberlik halinde mücadeleye devamı tercih ederse kazanacaktır. Aksi takdirde yakaladıkları bu fırsatı bir daha bulamayacaklardır.