Libya’yı anlatmaya devam ediyoruz. Libya gerçekten güzel bir ülke. Her yerde olduğu gibi Libya’da da eksiklikler var. Fakat bizim amacımız eksiklikleri değil, güzel yönlerini anlatmaktır. Libya’daki sıradan bir Cuma gününü anlatmak istiyorum… Tahmin ettiğiniz gibi Libya’da Cuma günü resmi tatil. Bu, Kaddafi döneminden beri gelen bir uygulama. Cuma gününü gerçek anlamıyla Libya’da yaşamak mümkündür. Çok Arap ülkesini gezdim; ama Libya’da yaşadığım gibi Cuma gününü hiç yaşamadım desem doğrudur. Cuma gününü bir resmi tatil olarak anlgılamazlar, bir haftalık bayram olarak görürler. Erkek nüfusun çoğu Cuma namazına gider. Babaları küçük çocuklarıyla gelirler. Cami adeta bir bayram havasına bürünür. Libyalılar Cuma namazına gelirken kendi yöresel kıyafetlerini giymeye gayret ederler… Trablus’ta bu kıyafetlerin satıldığı özel bir cadde ve bir de pazar yeri de vardır. Normal günlerde bizim gibi giyinirler. Dolayısıyla, merak ederek sormuştum… Ne kadar çok mağaza var, bu elbiseleri kimler alıyor, diye… Cevap gerçekten beni sevindirdi… Cuma günü çoğumuz bu elbiseleri giyiyoruz, dediler. Cuma bizim için haftalık bir bayramdır, dolayısıyla, bayramda çocuklarımıza kültürümüzü öğretiyoruz ve dini vecibelerini gösteriyoruz. Başka bir hususu da burada belirtmek istiyorum. Bizim gibi camiye gelip İmam vaaz ederken sünnet namazlarını kılmaya başlamıyorlar. Sünnet namazlarını evde kılıyorlarmış, camiye vaazı dinlemeye ve Cuma namazı kılmaya geliyorlar. Bizler gibi iki ezan okunur. İlk ezanda herkes camiye koşar. İkinci ezan en fazla 10 dakika sonra okunur ve İmam hutbeye çıkar… Camiler bizimkiler gibi süslü püslü olmasa da güzel. Ben çok beğendim… Türkiye’deki camiler gibi hepsi birbirine benzemez her cami farklı bir mimariye sahip… Sanki Avrupa mimarisi Afrika mimarisi ile iç içe girmiş gibi güzel bir sanat önünüze çıkar…
Genellikle Libyalılar camiye gitmeye gayret ederler… Vakit namazlarında camiler maşallah doludur… Bu, hiç namaz kılmaz dediğiniz adam bile camiye gelir namazını kılar… En güzel şey ise namazını da bizim gibi kılmazlar… Yani hızlı kılmazlar… İmamlar namazın rükünlerini tam yerine getirirler… Rüku ve secdeyi fıkıh kitaplarında anlatıldığı gibi tam yerine getirirler. Lafın kısası, namazda aceleci değiller…
Evet… Cuma gününde Trablus’un bir ilçesi olan Tacura’ya gittik. Orada Osmanlının Libya’da yaptığı ilk cami olan Murad Ağa Camisi var. Çatışma sırasında az hasar görmüş olsa da çatışmalardan sonra Türkiye hemen bir şirket gönderip yenilemiş. Cami bir kale gibi durmaktadır. İçinde 49 sütun bulunmaktadır. Güzel bir camide Cuma namazını kılıp çıktık ve kahve içecek yer bulamayız buralarda derken, 74 yaşındaki Yusuf Amca geldi, selam verdi ve haydin dedi… Yusuf Amca ile onun evine gittik. Telefon etmedi, misafir getiriyorum demedi… Meğer Yusuf amcanın adetiymiş cumadan sonra hep misafirlerle eve gelirmiş… Eski bir albay olan Yusuf Amca’nın bu davranışı gerçekten bizi sevindirdi ve şaşırttı.
Yusuf Amca’nın evinde Libyalıların yöresel Kus-Kus’unu yedik. Meyveler ve çay, kahve içtik ve en önemlisi güzel bir sohbet ettik. O Cuma gününü unutmak mümkün değil. Arkadaşını da çağırdı. Fatih Mehmed’im dedi… 1979’da Türkiye’ye gelmiş ve eğitim görmüş… Çok güzel Türkçe konuşuyordu… Güzel insanlarla tanıştık ve bir Cuma gününü geçirdik… Bizi ikindi namazına camiye götürdüler Yusuf Amca’nın dedelerinin yaptığı. Orada cemaatle namaz kılıp ayrıldık… Allah onlardan razı olsun. Filistin’den, İslam ümmetin durumundan bahsettik ve konuştuk. Libya’dan selamlar… Gazze’ye selam, direnişe devam!